Mersin, İhsaniye Mh. 4903 Sk. No: 20 Kat: 1 D: 4 Akdeniz  
Gsm : 0532-601-48-61 / Tel: 0324-503-44-52

Sözleşmeler Hukuku

Sözleşme Avukatı

Mersin sözleşme ve borçlar hukuku avukatı olarak hizmet veren avukatlık büromuza, her türlü sözleşme hazırlanması ve bu konuda hukuki danışma için ulaşabilirsiniz. Hukuk ofisimiz ayrıca sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar ve tazminat davaları konularında da uzman avukat desteği sunmaktadır.

Sözleşme, Borçlar Kanunu uyarınca, borç ilişkisinin kaynaklarından birisidir. Bu nedenle sözleşmeler hukuku, borçlar hukukunun bir alt dalı olarak değerlendirilir.

Sözleşme Nedir?

Sözleşme, taraflarına borç yükleyen irade uyuşmasıdır. Borçlar Kanunu’na göre sözleşme, birbirine uygun ve karşılıklı irade açıklaması ile kurulur. Kural olarak irade açıklaması, şekle tabi değildir.

Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.

(TBK m. 12)

Ancak kanunlarda belli türde sözleşmeler için geçerlilik şartı öngörülmüştür. Böyle bir düzenleme varsa sözleşmenin bu şekle uygun yapılması gerekir. Aksi halde sözleşme geçersiz olur. Özel şekil şartına bağlanmış sözleşmede yapılacak değişiklikler de aynı şekil şartına tabi olur.

Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.

(TBK m.12/2)

Bazı türde sözleşmeler farklı kanunlarda özel şekillere bağlanmış olabilir. Örneğin ticari nitelikte bazı sözleşmelerin şekli TTK’da, sanat eserlerine ilişkin sözleşmeler ise FSEK’te düzenlenmiştir.

Sözleşme Şekilleri

Sözleşme Şekilleri

Şekle bağlı olmayan sözleşmelerin yazılı olarak yapılması gerekmez. Tarafların iradelerini sözlü olarak açıklamaları ile sözleşme kurulmuş olur. Kanunda herhangi bir şekil şartı öngörülmemiş olsa da taraflar sözleşmeyi belli şekilde yapabilirler. Bu durumda şekil, geçerlilik şartı değil, ispat niteliğinde olur. Ancak sözleşmenin tarafları, sözleşmede yapılacak değişiklikleri belli şekillere bağlayabilir. Bu durumda sözleşme şartlarında değişiklik ancak belirlenen şartlara uyularak yapılabilir.

Şekle bağlı sözleşmeler için kanunda iki türlü geçerlilik şartı öngörülebilir. Adi yazılı şekil ve resmi şekil. Adi yazılı şekil, taraf iradelerinin kendi aralarında yazılı hale getirilerek imza altına alınmasıdır. Herhangi bir resmi makam onayı gerektirmez.

Kanunda sözleşme için resmi şekil şartı öngörülmüşse, adi yazılı sözleşme geçerli olmaz. Resmi şekil şartı aranan sözleşmenin, resmi memur huzurunda yapılıp onaylanması gerekir. Taşınmaz satış sözleşmesi gibi. Noter veya tapu müdürlüğünde yapılmayan gayrimenkul devrine ilişkin sözleşme geçerli değildir.

Gayrimenkul Hukukuna İlişkin Sözleşmeler

Gayrimenkul hukukuna ilişkin sözleşmeler kural olarak resmi şekle tabidir. Gayrimenkulün devri veya üzerinde ayni hak oluşturma borcunu içeren sözleşmeler resmi memur onayına tabidir. Örneğin taşınmaz satış vaadi sözleşmesi noter huzurunda yapılmalıdır. Gayrimenkul üzerinde intifa veya irtifak hakkı tesisi resmi şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz. Yine önalım hakkından feragat, resmi şekle tabidir. Adi yazılı olması hüküm doğurmaz. Taşınmaz üzerinde ayni hak tesis eden sözleşmenin, iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için ayrıca tapu kaydına şerh düşülmesi gerekir. Aksi halde bu hak, tüm şahıslara karşı ileri sürülebilecek ayni bir hak değil, borçluya karşı ileri sürülebilecek şahsi bir hak niteliğinde olur.

Kira Sözleşmesi

Kira sözleşmesi, taşınmaz üzerinde ayni bir hak sağlamaz. Kira sözleşmesi ile kiracı, kiralananı belli bir süreliğine ve ücret karşılığında kullanma hakkına sahip olur. Buna karşılık kiralayanın da malı, kiracının kullanımına sunma yükümlülüğü olur.

Kira sözleşmesi için kanunda herhangi bir şekil şartı öngörülmemiştir. Dolayısıyla, kira sözleşmesinin adi yazılı veya resmi şekilde yapılması şart değildir. Kiralayan ile kiracının birbirine uygun irade beyanı ile kira sözleşmesi kurulmuş olur. Yine kira sözleşmesi şartlarında değişiklik yapılması da şekle tabi değildir. Ancak taraflar aralarında yapacakları kira sözleşmesi ile değişiklikler için şekil şartı getirebilirler.

Kira sözleşmesinin feshine ilişkin bildirimler ise yazılı şekle tabidir. Bu şekil, adi yazılı şekil olup, geçerliliği için noter onayı gerekmez. Ancak uygulamada bu tür ihtarnamelerin noterden gönderilmesi, ispat şartı içindir. Çünkü hem ihtarnamenin içeriği hem de keşide ve tebliğ tarihlerinin tespiti, kira sözleşmesine ilişkin uyuşmazlıklarda büyük önem taşır.

Kira sözleşmelerinin uygulamada yazılı yapılması da yine ispat kolaylığına dayanır. Taraflar arasında sözlü bir anlaşma ile kurulan kira sözleşmeleri de geçerlidir.

Mersin aile hukuku avukatı
Aile Hukuku

Aile Hukukuna İlişkin Sözleşmeler

Aile hukuku ve özellikle velayete ilişkin konular kural olarak kamu düzenini ilgilendirir. Bu nedenle sözleşme serbestisi ilkesi, mali konularla sınırlı olarak uygulama alanı bulur.

Aile hukukuna ilişkin sözleşmelerin başında mal rejimi seçimi ve evlilik sözleşmeleri gelir. Eşler arasında mal rejimi seçimine ilişkin sözleşme iki şekilde yapılabilir. Birincisi evlenme sırasında evlendirme memuruna yazılı beyan, ikincisi ise noter onaylı sözleşmedir. Mal paylaşımı hükümlerine ilişkin ayrıntılı düzenleme içeren evlilik sözleşmesinin geçerli olabilmesi için de noter onaylı olması gerekir. Görüldüğü gibi kanun, mal rejimi sözleşmelerini resmi şekle bağlamıştır.

Aile hukuku alanındaki bir diğer sözleşme ise anlaşmalı boşanma protokolüdür. Anlaşmalı boşanma protokolünün geçerli olabilmesi, aile hakimi onayına bağlıdır. Anlaşmalı boşanma davasında mahkemece onaylanmayan boşanma protokolü, imza altına alınmış olsa dahi, tarafları bağlamaz. Protokolün bağlayıcı olması için, aile hakiminin eşlerin bu yöndeki irade beyanlarını alıp, boşanma hükmüne geçirmesi gerekir. Anlaşmalı boşanmada tazminat ve nafaka konusunda hakim, eşlerin iradesi ile bağlıdır. Yani tarafların anlaşmalarına göre karar vermek zorundadır. Velayet konusunda da durum böyledir. Ancak boşanma davası olsun olmasın, aile hakimi çocuğun faydasına olacak tedbirleri her zaman alabilir. Bazı hallerde anne ve babanın velayet hakkını kısıtlayıp kaldırabilir. Bu nedenle eşlerin velayet değişikliği konusunda ileriye dönük yapacakları sözleşmeler geçerli olmaz.

Sağlık Hukukuna İlişkin Sözleşmeler

Sağlık hukukuna ilişkin sözleşmeler hasta ve hekim veya sağlık kuruluşu arasındaki ilişkinin düzenlenmesini ifade eder. Hasta ile hekim arasındaki ilişki kural olarak vekalet ilişkisi olarak kabul edilir. Estetik ameliyatlarda ise hasta ile doktor arasında eser sözleşmesi kurulur. Vekalet sözleşmesi de eser sözleşmesi de herhangi bir şekle tabi değildir. Hasta, doktordan muayene hizmeti almaya bağladığı anda vekalet ilişkisi kurulmuş olur. Bunun için yazılı bir sözleşme bulunması gerekmez.

Miras Hukukuna İlişkin Sözleşmeler

Miras hukukuna ilişkin sözleşmeler, miras taksimi ve mirastan feragat gibi sözleşmelerdir. Vasiyetname, tek taraflı irade beyanı ile ortaya çıkan ölüme bağlı bir tasarruftur. Yani bir sözleşme değildir.

Miras hukukuna ilişkin sözleşmeler için kanunda şekil şartları öngörülmüştür. Bazı miras sözleşmeleri resmi şekil, bazıları ise adi yazılı şekilde yapılmalıdır. Aksi halde geçerlilik taşımazlar.

Mirasçılar arasında miras taksim sözleşmesi adi yazılı şekle tabidir. Yani noter onayı aranmaz. Miras payının mirasçılar arasında devri sözleşmesi de resmi şekle tabi değildir. Ancak miras payının, mirasçı olmayan üçüncü kişiye devri resmi şekilde yapılmalıdır. Aksi halde geçerli olmaz.

Bir kişi sağlığında kendi mirası konusunda sözleşme yapabilir. Üçüncü kişiyi terekesinin tamamı veya bir kısmı üzerinde hak sahibi kılabilir. Bu nitelikteki olumlu miras sözleşmeleri, kanunen resmi şekilde yapılmalıdır. Kişi, mirasçılarından birisi ile miras hakkından feragat konusunda anlaşabilir. Mirastan feragat sözleşmesinin de resmi şekilde yapılması şarttır.

Ticari Sözleşmeler

Ticari sözleşmelerin bir çok türü mevcuttur. Tarafların ticari işletme ve konusu da ticari iş olan sözleşmeler, TTK uyarınca ticari sözleşmedir. Yine fikri ve sınai mülkiyet hukuku kapsamına giren sözleşmeler, ticari sözleşme niteliğindedir. Çok çeşitli türleri olan bu alandaki sözleşmelerin her biri için de ilgili kanunlarda belli şekil şartları öngörülmüştür. Bu şartlar ya adi yazılı ya da resmi şekildir. Sözlü irade beyanı ile sözleşme kurulması, ticaret hukuku alanı için çok istisnaidir.

sözleşme serbestisi
Sözleşme Özgürlüğü

Sözleşme Serbestisi

Sözleşme serbestisi, borçlar ve sözleşmeler hukukun en temel prensibidir. Bu prensip şunları içerir:

  • Sözleşme yapıp yapmama özgürlüğü,
  • Sözleşmedeki diğer tarafları seçme özgürlüğü,
  • Sözleşmenin konusunu ve içeriğini belirleme özgürlüğü,
  • Sözleşmenin şeklini belirleme özgürlüğü,
  • Sözleşmede değişiklik yapma ve ortadan kaldırma özgürlüğü

Sözleşme serbestisinin bazı sınırları vardır. Kanun bazı konularda sözleşme yapılmasını yasaklayabileceği gibi bazı kamu kurumları ile sözleşme yapma zorunluluğu da öngörebilir. Yine kanunlarda öngörülen şekil şartları, sözleşme şeklini belirleme serbestisine getirilen sınırlamalardır.

Sözleşmeyi Hükümsüz Kılacak Haller

Sözleşmeyi hükümsüz kılacak haller de, sözleşme serbestisine getirilen sınırlamalardır. Sözleşmeyi geçersiz kılacak haller;

  • Kanunun emredici hükümlerine aykırılık,
  • Ahlaka aykırılık,
  • Kamu düzenine aykırılık,
  • Kişilik haklarına aykırılık,
  • Sözleşmenin yapıldığı tarihte, konusunun gerçekleştirilmesine imkan bulunmaması (başlangıçtaki imkansızlık) şeklinde sayılabilir.

Sözleşme konusu veya içeriğinin bu niteliklerden birisini taşıması halinde sözleşme geçersiz olur.

Sözleşmeye Aykırılık, Fesih, Sözleşmeden Dönme ve Tazminat

Taraflardan birisi sözleşmeye aykırı davranırsa, diğer tarafın bazı hakları doğar. Bu haklar fesih, sözleşmeden dönme ve tazminat haklarıdır.

Sözleşmenin Feshi

Sözleşmenin feshi, fesih tarihine kadar geçerli olan sözleşmenin, bu tarihten itibaren ortadan kaldırılmasıdır. Kural olarak, haklı nedenlerin varlığında tarafların tek taraflı fesih hakkı doğar. Bazı sözleşmeler için haklı nedenler kanunda sınırlı olarak sayılmıştır. İş sözleşmesinin derhal feshedilebileceği haller gibi. Bazı sözleşmeler ise kural olarak ancak tarafların anlaşması ile ortadan kaldırılabilir. Örneğin kat karşılığı inşaat sözleşmesi, ancak tarafların anlaşması veya mahkeme kararı ile feshedilebilir.

Sözleşmeden Dönme

Sözleşmeden dönme, fesihten farklı olarak sözleşmeyi başından itibaren ortadan kaldırılan bir durumdur. Sözleşmeden dönme halinde, taraflar için sözleşme öncesi halin tesisi gerekir. Sözleşmeye aykırı davranış halinde sözleşmeden dönme mi, sözleşmenin feshinin mi tercih edileceği, talep edilebilecek tazminat türleri bakımından önem taşır.

Sözleşmeye Aykırılık Nedeniyle Tazminat

Tazminat Davaları
Mersin Tazminat Avukatı

Sözleşmeye aykırılık durumunda, sözleşmeye bağlı kalan tarafın tazminat hakkı doğar. Sözleşmeye uyan taraf, sözleşmenin feshi veya sözleşmeden dönme durumuna göre menfi ve müspet zararının karşılanmasını isteyebilir. Menfi zarar, sözleşmeye güvenme nedeniyle ortaya çıkan maddi zarardır. Örneğin, sözleşmenin yapılması nedeniyle, başkasıyla sözleşme yapma şansını kaçırma durumu, menfi zarara örnek teşkil eder. Müspet zarar ise karşı tarafın, sözleşmeye uymaması nedeni ile ortaya çıkan maddi kayıptır. Müspet ve menfi zarar, birer maddi tazminat kalemidir. Sözleşmeye uyan taraf, sözleşmeye aykırılık nedeniyle manevi bir zarara da uğramış olabilir. Bu durumda manevi tazminat da talep edebilir. Örneğin, eserin umuma arzında eser sahibinin adının belirtilmemesi veya telif hakkı ihlali halinde eser sahibi manevi tazminat talebinde bulunabilir.

Sözleşmede Cezai Şart

Cezai şart, sözleşmeye aykırı davranış durumunda ödeneceği kabul edilen maddi tazminat miktarıdır. Taraflar sözleşmeye cezai şart maddesi ekleyebilir. Sözleşmeye uyan tarafın, bunu isteyebilmesi için maddi zararını kanıtlaması gerekmez. Sözleşmeyi ihlal eden taraf belirlenen miktarı ödemekle yükümlüdür. Ancak sözleşmeye uyan tarafın maddi zararı cezai şart miktarını aşıyorsa, bunun üzerinde maddi tazminat isteyebilir. Cezai şart üzerinde kalan maddi zararın kanıtlanması gerekir.

Sözleşme Hukuku ve Arabuluculuk

Arabuluculuk, yargılamaya alternatif bir çözüm yoludur. Taraflar, üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği konulara ilişkin uyuşmazlıkları arabuluculuk yolu ile çözebilir. Bu yol, yargılama sürecine göre çok daha hızlı ve ekonomik bir yoldur. Tamamen iradi olan bu süreç, taraflarca belirlenecek bir arabulucu yönetimde ilerler. Arabuluculuk görüşmelerinde konuşulan konular, ortaya konan belgeler, karşılıklı sunulan teklifler gizli kalır. Ancak tarafların anlaşması halinde, üzerinde mutabık kaldıkları konular arabuluculuk anlaşma belgesine yansır. Taraflarca ve arabulucu tarafından imza altına alınan anlaşma belgesi, yargılama sonunda verilmiş bir mahkeme hükmü niteliğinde olur. Taraflar, anlaşma sağlanan konular hakkında dava açamaz. Anlaşma dışında bırakılan konularla ilgili yargı yoluna başvurabilirler. Yani anlaşma olmadıkça, sadece arabuluculuk yoluna başvurmuş olmak dava açma önünde engel teşkil etmez. Arabuluculuk süreci boyunca, başvuran taraf dahil, tarafların süreçten çekilme hakkı her zaman vardır.

Sözleşmeler alanı da tarafların serbest iradelerine dayanır. Taraflar ancak üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği konular hakkında sözleşme yapabilir. Sözleşmeler hukukunun bu özelliği, bu alandaki uyuşmazlıkların çok büyük bir bölümünün arabuluculuğa elverişli olmasını sağlar. Ticaret hukuku, iş hukuku ve tüketici hukuku alanındaki uyuşmazlıklarda dava öncesi arabuluculuk süreci, yasal bir zorunluluktur. Ancak zorunluluk kapsamında olmayan hallerde de, ihtiyari arabuluculuk yoluna başvurmak faydalı bir tercih olur.

Mersin avukat ve arabulucu hizmetleri veren hukuk ofisimize, sözleşmelerden kaynaklı uyuşmazlıklar için ulaşabilirsiniz. Ofisimizde, ticaret hukuku, iş hukuku, sigorta hukuku ve fikri mülkiyet hukuku alanlarında uzman arabulucu avukat Reyhan K. Arslanbuğa tarafından özel hukukun her alanında arabuluculuk hizmeti verilmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön