Mersin, İhsaniye Mh. 4903 Sk. No: 20 Kat: 1 D: 4 Akdeniz  
Gsm : 0532-601-48-61 / Tel: 0324-503-44-52

Ayrı yaşama nedeniyle boşanma

Fiili Ayrılık Nedeniyle Boşanma

Fiili ayrılık nedeniyle boşanma, evlilik birliğinin temelden sarsıldığının kabulüne dayalı bir boşanma nedenidir. Boşanma nedenleri Türk Medeni Kanunu’nun 161 ve 166. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu nedenler sırasıyla;

şeklindedir.  Boşanma davası açmak isteyen eş, sayılan bu nedenlerden birisine dayanmak ve kusura dayalı boşanma nedenlerinde kusurun diğer eşte olduğunu kanıtlamak zorundadır. 

Evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeni, genel bir boşanma nedeni olup, yine kusura dayanır. Evlilik birliğinin temelden sarsılmış olmasına dayanarak boşanma davası açan eş, temelden sarsılmaya diğer eşin davranışlarının sebep olduğunu kanıtlamak zorundadır.

Evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeni ile boşanma TMK 166. Maddede düzenlenmiştir. Yine aynı maddede, evlilik birliğinin temelden sarsılmış sayılması ve başkaca araştırma yapılmaksızın boşanmaya karar verilmesi gereken iki durum düzenlenmiştir. Bu iki durumda olay ve kusur incelemesine girişilmeksizin boşanmaya karar verilmesi gerecektir.

Bunlardan birisi anlaşmalı boşanma, diğeri ise ortak hayatın yeniden kurulmaması nedeni ile boşanma durumudur.

Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması Nedeniyle Boşanma

Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.

TMK 166/4 maddesi

Fiili ayrılık nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için;

  1. Herhangi bir nedene dayalı olarak açılmış ve reddedilmiş bir boşanma davasının olması
  2. İlk boşanma davasında verilen ret kararının kesinleşmesi tarihi üzerinden üç yıl geçmiş olması gerekmektedir.

Üç yıldan daha uzun süren bir ayrılık olsa dahi, eşlerden birisi tarafından açılmış ve reddedilmiş bir boşanma davası bulunmuyor ise, “fiili ayrılık” nedeni ile boşanmaya karar verilemez. Fiili ayrılık, tek başına boşanma nedeni olarak kabul edilmez. Bu durumda şartları varsa ancak diğer boşanma nedenlerine göre dava açılabilir.

Boşanmanın reddi kararı üzerinden üç yıl geçmedikçe de, “ortak hayatın yeniden kurulamaması” nedeniyle boşanma kararı verilemez. Ancak reddedilen davadan sonra meydana gelen yeni olaylarla ilgili, başkaca nedenlerle boşanma davası açılabilir.

İlginizi Çekebilir : Tek Taraflı Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Fiili Ayrılık Nedeniyle Boşanma Davasında Kanıtlar

Ortak hayatın yeniden kurulmaması nedeniyle boşanma davası açıldığında, mahkemece evlilik birliğinin temelden sarsılmasında kimin kusurlu olduğu yönünde bir araştırma yapılmaz. İlk davada ileri sürülüp kanıtlanmamış olan vakıalar ikinci boşanma davasında ileri sürülemez. Bu vakıalarla ilgili kesin hüküm engeli bulunur. Ancak önceki davada kesinleşmiş hususlar, tarafların tazminat talepleri bakımından ikinci boşanma davasının görüldüğü mahkemeyi bağlar.

Bu nedene dayalı boşanma davasında mahkemece araştırılacak tek konu, eşlerin, boşanmanın reddi kararının kesinleşme tarihinden sonra ortak yaşamı tekrar kurmak amacıyla bir araya gelip gelmediklerinden ibarettir. Tarafların bu süre içerisinde böyle bir amaçları olmaksızın karşılaşmaları, aynı yerde bulunmaları veya görüşmüş olması, tek başına, ortak hayatın yeniden kurulması çabası olarak değerlendirilemez. Ancak taraflar bu süre içerisinde, evlilik birliğini sürdürme amacıyla bir araya gelmemiş olmalıdır. Bunun kanıtlanması da tanık başta olmak üzere her türlü delille mümkündür. Fiili ayrılığa sebep olmada kusur durumu ise boşanma bakımından değil, varsa tazminat talepleri bakımından incelenir.

Boşanma davalarında kanıtlar hakkında bilgi için Boşanma Davasında Deliller başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 28.6.2006 tarihli 2006/2-488 E, 2006/480 K sayılı kararında, tarafların karşılıklı ikrarlarını, bu hususun kanıtlanması için yeterli saymıştır.

Davacı koca, davalı ile evli olduklarını ancak 4 yıldan beri ayrı yaşadıklarını ileri sürerek boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı-karşı davacı kadın, taraflar arasında daha önce görülen boşanma davasından sonra bir araya gelmediklerini, evlilik birliğinin sona ermesinde tüm kusurun erkekte olduğunu ileri sürerek, boşanmalarına, maddi ve manevi tazminat ile nafakaya karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece; verilen kesin süre içerisinde bir araya gelmediklerine ilişkin taraflarca bir delil sunulmaması nedeni ile, her iki davanın da ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir…

Medeni Kanun’un uygulanmasında, davanın kabul edilebilmesi için yasanın amaçladığı üzere üç yılı aşan bir süre içinde müşterek hayatın kurulamaması, fiili ayrılık vakıasının gerçekleşmiş olması gerekir…

Davacı koca, daha önce görülen boşanma davasının kesinleşmesinden önceki bir tarihten başlatarak dört yıldır fiilen ayrı yaşadıklarını dava dilekçesinde beyan etmiş, davalı kadın da aynı maddi vakıayı karşı dava dilekçesinde tekrarlamış olduğu gibi, taraflar yargılama sırasında da bu beyanlarını yinelemişlerdir.

Hemen vurgulayalım ki, evlilik bir ortak yaşama duygu ve arzusuna bağlı olup; hayatın birlikte yaşanması ve paylaşılması amacını güder. Ortada hiçbir zorunluluk bulunmamasına rağmen, birlikte olmayı arzulamadıkları için eşler fiilen ayrı yaşıyorlarsa, o evliliğin sözü edilen amaç ve anlamının kalmadığının kabulü gerekir.

Diğer bir anlatımla; birlikte yaşanmayan ve şekli bir evlilikten öte gitmeyen evliliğin, gerçek anlamda evlilik olmayacağı, bu durumun eşlerden ayrı topluma da bir yarar sağlamayacağı çok açıktır. Türk Medeni Kanunu’nun 166 /son maddesi bu sosyal sorunu çözümsüz bırakmamak suretiyle, Türk boşanma hukukunda önemli bir sıkıntıyı gidermiştir. Bu nedenle anılan maddeyi açıklanan amaç ve yaşanan gerçekler yönünde ve özüne uygun bir biçimde yorumlamak gerekir. Hal böyle olunca, dosyaya celbedilip incelenen, taraflar arasında daha önce görülüp kesinleşen boşanma dosyası içeriği ve fiili ayrılık vakıasına ilişkin olarak, davacı karşı davalı erkek ve davalı -karşı davacı kadının aksi kanıtlanamayan beyanları karşısında, artık olayda Medeni Kanun’un 166 /son maddesinde öngörülen koşullarının gerçekleştiğinin kabulü gerekir.

(Yargıtay HGK 2006/2-488 E, 2006/480 K, 28.6.2006)
Ortak Hayatın Yeniden Kurulmaması
Fiili Ayrılık Nedeniyle İkinci Kez Boşanma Davası

Üç Yıl Ayrı Kalma Nedeniyle Boşanma Davasını Hangi Eş Açabilir?

Medeni Kanun düzenlemesine göre bu davayı eşlerden herhangi biri açabilir. Bu boşanma nedeni kusura dayalı olmadığından, kusurlu / kusursuz eş ayrımı yapılmayacaktır. Ortak hayatın yeniden kurulmaması nedeniyle açılacak boşanma davası, reddedilen önceki boşanma davasındaki olaylardan tamamen bağımsız bir dava olduğundan, önceki davadaki olayların da bu davada yeniden tartışılmasının yeri yoktur. Bu nedenle, önceki davanın davacısı olup, davası reddedilen eş de, önceki davada davalı durumunda olan eş de şartları oluştuğunda TMK 166/4. maddesine dayanarak boşanma davası açabilir.

Fiili Ayrılık Nedeniyle Boşanma Sonucunda Tazminat ve Nafaka

Üç yıl ayrılık sonunda açılacak boşanma davasında maddi manevi tazminat ve nafaka talebinde bulunulabilir. Bu durumda mahkemece, fiili ayrılığın ortaya çıkmasındaki kusur durumunu dikkate alarak maddi talepler karara bağlanır. Reddedilen önceki davada kesinleşmiş hususlar, ikinci boşanma davasında maddi talepler bakımından bağlayıcı olur. Örneğin, önceki boşanma davası, davacının kusurlu bulunması nedeniyle reddedilmişse, ikinci davada bu tespit kesin delil niteliği taşır. Bu durumda ilk davada davacı olan eşin, fiili ayrılığı yaratmada kusurlu olduğu kabul edilir. Diğer tarafın tazminat ve şartları varsa nafaka talep etme hakkı olur.

İlk dava, davalıya kusur yüklenemediğinden reddedilmiş ve davacının da herhangi bir kusuru tespit edilememişse, tazminata hükmedilmez. İlk boşanma davasını açarak fiili ayrılığa neden olmak, evlilik birliğinin sona ermesinde kusur olarak kabul edilse de; diğer eşin kişilik haklarına bir saldırı teşkil etmediğinden manevi tazminat hakkı doğmaz. Bu durumda kusuru bulunmayan eş, yoksulluğa düşme durumu varsa nafaka talep edebilir.

Davacı tarafından daha önce açılan boşanma davası reddedilmiş, ret kararının kesinleşmesinden başlayarak üç yıl geçmesi ve bu süre zarfında ortak hayatın yeniden kurulmamış olması sebebiyle tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Davalının, davacıya yönelik hakaret ve fiziki şiddeti kadın tarafından açılan ve reddedilen boşanma davası öncesine aittir. Aynı olayların bu davada manevi tazminata esas alınmasına kesin hüküm engeldir. Reddedilen boşanma davasından sonra taraflar bir araya gelmedikleri gibi, fiili ayrılık süresi içinde davalının, eşinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir eylemi de iddia ve ispat edilmemiştir. Boşanmaya sebep olan fiili ayrılık ise tek başına manevi tazminat sorumluluğunu gerektirmez. Bu durumda davacının manevi tazminat talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde manevi tazminata hükmedilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.

(Yargıtay 2. H.D. 2011/ 12515 E, 2012/8283 K, 04.04.2012 T)

Taraflar arasında daha önce görülen ve erkeğin davasına dayanak teşkil eden boşanma davasının, “Davalı kadına atfı kabil bir kusurun varlığının ispatlanamadığı” gerekçesiyle her iki tarafa da kusur yüklenilmeden reddedilip kesinleştiği, bu tarihten sonra tarafların bir araya gelmedikleri, fiili ayrılık döneminde gerek davalı kadına gerekse davacı erkeğe kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının ve erkeğin ilk boşanma davasında, tarafların boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışının kanıtlanamadığı, böylece bu tarihten önceki olayların artık taraflara kusur olarak yüklenemeyeceği, dolayısıyla davacı erkeğe yüklenen “Sürekli fiziksel şiddet uygulama ve hakaret etme” vakıalarının bu dosya kapsamından erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, sonuç olarak Türk Medeni Kanunu’nun 166/ son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açarak fiili ayrılığa sebep olan ve birlikte yaşamaktan kaçınan davacı erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda yine de tamamen kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Erkeğin gerçekleşen bu kusurlu eylemi kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmediğinden somut olayda davalı kadının koşulları oluşmayan manevi tazminat ( TMK madde 174/2. ) talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

(Yargıtay 2. H.D. 2020/4688 E, 2020/5666 K, 12.11.2020 T)

Çekişmeli boşanma ve anlaşmalı boşanma davaları, boşanmanın maddi sonuçları, tazminat, nafaka, velayet, mal paylaşımı, katkı payı, katılma alacağı davaları konusunda hukuki desten için Mersin aile hukuku ve boşanma avukatı alanında hizmet sunan hukuk büromuza ulaşabilirsiniz.

Sık Sorulan Sorular

Fiili ayrılık nedeniyle boşanmak için üç yıl ayrı kalma şartı hangi tarihte başlar?

Fiili ayrılık nedeniyle boşanma için üç yıl ayrı kalma şartı, ilk boşanma davasında verilen ret kararının kesinleşme tarihinden itibaren başlar.

Ortak hayatın yeniden kurulmaması nedeniyle boşanmada tazminat olur mu?

Ortak hayatın yeniden kurulmaması nedeniyle boşanma davalarında tazminat talebi varsa, mahkemece fiili ayrılığa hangi eşin kusurlu davranışının neden olduğu araştırılır. Reddedilen ilk boşanma davasında ağır kusurlu taraf tespit edilmişse, ikinci boşanma davasında bu tespit kesin delil niteliği taşır. Mahkemece kusur durumuna göre tazminata hükmedilir. Evlilik birliğinin sarsılması ve ayrılığa neden olmada eşler eşit kusurlu ise tazminata hükmedilmez.

Boşanma davam reddedildi, ne yapabilirim?

Boşanma davası reddedildiğinde aynı sebeplere dayanarak tekrar boşanma davası açılamaz. Ancak boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren üç yıl boyunca eşler arasında müşterek yaşam tekrar kurulmamışsa ikinci kez boşanma davası açılabilir.

İkinci defa boşanma davası açabilir miyim?

Boşanma davasının reddinden sonra ikinci kez boşanma davası ancak yeni olaylara dayanılarak açılabilir. Bununla birlikte ilk açılan çekişmeli boşanma davasının reddinden sonra eşler birlikte anlaşmalı boşanma davası açabilir. Yeni nedenlerle veya anlaşmalı boşanma şartları yoksa ancak üç yıl fiili ayrılık sonrası tekrar boşanma davası açılabilir.

Fiili Ayrılık Nedeniyle Boşanma” hakkında 4 yorum

  1. çekişmeli boşanma davaları ne kadar sürer? Dava süresini hızlandırmak için ne yapılabilir? Çekişmeli davayı anlaşmalı boşanmam davasına çevirmek mümkün mü?

    1. Açılan herhangi bir davanın ne kadar süreceği koşullara ve mahkemenin iş yüküne göre değişir. Dava süresini etkileyen faktörler için Dava Ne Kadar Sürerlinkindeki yazımızı okuyabilirsiniz. Çekişmeli boşanma davasının anlaşmalı boşanma davasına çevrilmesi, şartları varsa, dava bitene kadar her aşamada mümkündür. Evlilik, dava açıldığı tarihte bir yıl ve daha fazla sürmüşse, tarafların hakim huzurunda boşanmayı ve boşanmanın feri niteliğindeki maddi sonuçları üzerinde anlaştıklarını beyan etmeleri halinde dava anlaşmalı boşanma şeklinde sonuçlanır. Bu durumda,davanın sonuçlanması çok daha kısa sürecektir.

  2. Eşimle toplam yedi yıldır evliyiz. Ancak son iki yıldır ayrı evlerde yaşıyoruz. Yani fiilen ayrılık söz konusu. Kendisi Mersin’de anlaşmalı boşanma yapmaya yanaşmıyor. Ben İstanbul’dayım. Fiili ayrılık nedeniyle boşanma davası açabilir miyim? Bir de davayı hangi şehirde açmam gerekiyor?

    1. Ortak hayatın yeniden kurulamaması nedeniyle boşanma için kanunun aradığı fiili ayrılık, sadece ayrı yaşamayı ifade etmez. Öncesinde açılıp reddedilen bir boşanma davası yoksa fiili ayrılık nedeniyle boşanmaya karar verilemez. Ancak evlilik süresince meydana gelen olaylar ve ayrı yaşamada karşı tarafın kusuru bulunuyorsa, evlilik birliğinin temelinden sarsılması genel nedenine dayalı boşanma davası açılabilir. Bu davanın kabul edilmesi için de karşı tarafın neden olduğu olaylarla evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğinin ve sürdürülemez olduğunun ortaya konması gerekir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön