Mersin, İhsaniye Mh. 4903 Sk. No: 20 Kat: 1 D: 4 Akdeniz  
Gsm : 0532-601-48-61 / Tel: 0324-503-44-52

boşanma nedeniyle tazminat

Boşanmada Tazminat ve Nafaka

Boşanma davasının feri niteliğinde olan maddi ve manevi tazminat konusu, Medeni Kanunun 174. Maddesinde düzenlenmiştir. Boşanma ile birlikte veya sonrasında açılacak tazminat davasının temel dayanağı, boşanmada kusur durumudur. Evlilik birliğinin sona ermesinde daha ağır kusuru bulunan taraf, diğer eşten tazminat talep edemez.

TMK 175. Maddesine göre, “karşı taraftan daha ağır kusurun bulunmaması” nafaka talep edebilmenin de ilk koşuludur. Nafaka yükümlüsünün kusurlu olması ise şart değildir.

Boşanma Davalarında Kusur

Boşanma davasının, kanunda sayılan boşanma nedenlerinden birine dayanması gerekir. Davanın kabulü için evlilik birliğinin sona ermesinde, karşı tarafın daha ağır veya eşlerin eşit kusurlu olması gerekir. Karşı tarafın, evlilik birliğini sarsacak kusurlu davranışı yoksa, çekişmeli boşanma davası kural olarak reddedilir.

Evlilik birliğinin temelden sarsılmasında kusuru bulunan eşin de dava açma hakkı vardır. Bu durumda diğer eşin itiraz hakkı olur. Ancak bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise hakim yine de boşanmaya karar verebilir.

….davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.

(TMK m.166/2)

Kusur Aranmayan Boşanma Nedenleri

Kanun, sayılan boşanma sebeplerinin bazılarında ise kusur aramaz. Bu haller;

  1. Anlaşmalı Boşanma Davası
  2. Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma
  3. Ortak Yaşamın Tekrar Kurulamaması Nedeniyle Boşanma

Diğer şartların varlığı ve tarafların boşanmanın maddi sonuçları üzerinde anlaşmış olmaları durumunda anlaşmalı boşanma gerçekleşir. Bu durumda mahkeme kusur araştırması yapmaz.

Akıl hastalığı, kişinin iradi davranışını ve sorumluluğunu ortadan kaldırır. Akıl hastalığı nedenine dayalı boşanma davasında da kusur araştırması yapılmaz. Bu durumda kanıtlanması gereken konu, evlilik sonrası ortaya çıkan bir akıl hastalığının varlığıdır.  

Ortak yaşamın tekrar kurulamaması nedeniyle boşanma davasında da kusur şartı yoktur. İlk boşanma davasının reddi üzerinden üç yıl geçmiş ve bu süre içerisinde eşler ortak yaşamı tekrar kurmak için bir araya gelmemişse, süre sonunda açılacak boşanma davası kabul edilir. Bu durumda boşanma davasının hangi eş tarafından açıldığının bir önemi yoktur. Ancak taraflardan birinin tazminat veya nafaka talebi varsa ortak hayatın sona ermesinde hangi eşin kusurlu olduğu araştırılır.

Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat Hakkında Bilgi İçin

Hemen İletişime Geçebilirsiniz

Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminatın Şartları

TMK m. 174 – “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”

Boşanma Sonucunda Maddi Tazminat Şartları

  1. Karşı taraftan daha az kusurlu olmak,
  2. Mevcut ve beklenen faydaların, boşanma yüzünden zedelenmiş olması gerekir.

Tazminat talep eden eşin, illaki kusursuz olması değil, daha az kusurlu olma gerekir. Tazminat isteyen eşin de evlilik birliğinin sona ermesinde kusuru olabilir; önemli olan karşı taraftan daha ağır kusurun bulunmamasıdır.

Kanun düzenlemesindeki, “mevcut ve beklenen fayda”; evlilik birliğinin süreceğine güvenerek yapılan masraflar, girilen borçlar, iş yaşamındaki değişikliklerdir. Boşanma nedeniyle diğer eşin desteğini kaybetmek de maddi zarar olarak kabul edilir. Evlilik birliğinin sona erdiği her durumda mevcut ve beklenen fayda zedelenir ve maddi tazminat hakkı doğar.

Mevcut menfaatin belirlenmesinde ölçü, genel olarak evlilik birliğinin eşlere sağladığı yararlardır. Beklenen menfaatler de evliğin devamı halinde eşlerden birinin diğerine gelecekte sağlaması muhtemel olan çıkarlardır. Bu bağlamda şunu ifade etmek gerekir ki boşanmakla bir eş, en azından, diğer eşin desteğini kaybedecektir. Boşanan eş, kurulu bir evlilik düzeni içinde sağlayabileceği ekonomik yararlardan yoksun kalarak yeni bir düzen kurmak zorunda kalmaktadır. İlişkinin niteliği itibariyle ekonomik yararlar da değişeceğinden, mevcut ve beklenen menfaatler itibariyle zararı belirlemek güç olsa da hakkaniyet eksenli olarak hâkime fikir de verecektir.

(Yargıtay HGK 2017/1580 E, 2018/446 K, 06.02.2018 T)

Boşanma Sonucunda Manevi Tazminatın Şartları

Manevi tazminat için, boşanmaya sebep olan davranışlar nedeniyle eşin kişilik hakları zedelenmiş olmalıdır. Hakaret, küfür, aşağılama, psikolojik, ekonomik veya fiziksel şiddet, baskı, aldatma, terk, ilgisizlik gibi manevi acı ve sarsıntıya sebep davranışlar, kişilik haklarına saldırı niteliğindeki eylemlerdir.

Boşanmada Eşlerin Eşit Kusurlu Bulunması

Evlilik birliği, eşlerin karşılıklı kusuru ile de sona erebilir. Bu durumda boşanma davası kabul edilirken, karşılıklı maddi ve manevi tazminat talepleri reddedilir.

Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat Miktarını Belirleyen Faktörler

Boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat miktarının belirlenmesinde;

  1. Zedelenmiş olan mevcut ve beklenen maddi menfaatin yüksekliği,
  2. Evlilik süresi,
  3. Kusurlu davranışın ağırlığı ve karşı tarafta yarattığı manevi zararın büyüklüğü,
  4. Tarafların ekonomik ve sosyal durumu gibi faktörler etkilidir.

Tazminat, sebepsiz zenginleşme teşkil etmeyecek düzeyde, hakkaniyete uygun olmalıdır. Bu nedenle tazminat miktarının belirlenmesinde, tarafların gelir durumu ile yaşam standartları da önem taşır.

Boşanma Sonucunda Yoksulluk Nafakası

Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.

TMK m. 175 

Yoksulluk nafakasının asıl koşulu, boşanma nedeniyle yoksulluk durumunun ortaya çıkmasıdır. Tarafların kusur oranı ne şekilde olursa olsun, yoksulluğa düşme durumu yoksa nafakaya hükmedilmez.

Diğer koşul ise nafaka talep eden eşin, karşı taraftan daha ağır kusurunun bulunmamasıdır. Boşanmada daha ağır olmamak koşuluyla, kusuru bulunan taraf da yoksulluk nafakası talebinde bulunabilir. Kanun düzenlemesi gereği, nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.

Tarafların karşılıklı ve eşit kusurunun bulunması halinde de yoksulluk nafakasına hükmedilebilir. Nafaka için, evliliğin belli bir süre sürmüş olması gerekmez. Bir kaç gün süren evlilik sonucunda da, kanunda aranan şartlar varsa nafakaya hükmedilebilir.

Nafakanın Süresi, Şekli ve Miktarı

Medeni Kanun düzenlemesine göre, yoksulluk nafakasının belli bir süresi yoktur. Yoksulluğa düşecek taraf, süresiz olarak nafaka talep edebilir.

Yoksulluk nafakasının aydan aya veya belli bir miktarın tek seferde ödenmesine de karar verilebilir.

Nafaka miktarının belirlenmesinde de en önemli faktör tarafların maddi durumu ve yaşamsal ihtiyaçlarıdır. Kanunda, nafaka yükümlüsünün “gücü oranında” nafaka miktarına hükmedilmesi gerektiği belirtilmektedir. Bir kimsenin, gelirinden fazla veya kendi geçimini engelleyecek miktarda nafaka ödemesine karar verilemez.

Taraflar, kendi veya karşı tarafın ekonomik şartlarının değişmesinden dolayı nafaka miktarının tekrar belirlenmesini isteyebilir. Bunun için nafakanın kaldırılması, nafakanın arttırılması veya nafaka miktarının düşürülmesi davalarından birisinin açılması gerekir.

Ayrıca evlilik içerisinde mali tedbirler konusunda aile hakiminin karar alma yetkisi hakkında ayrıntılı bilgi için Evlilik Sürerken Aile Hakiminin Alabileceği Tedbirler başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Maddi Manevi Tazminat ve Nafaka Davası Açma Süresi

Boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası, boşanmanın fer’i (eki) niteliğindeki taleplerdir. Bu talepler boşanma davası ile birlikte istenebileceği gibi, boşanma davasının kesinleşmesinden sonra da talep edilebilir.

Maddi ve Manevi Tazminat ile Yoksulluk Nafakasının Boşanma İle Birlikte Talep Edilmesi

Maddi ve manevi tazminat ile nafaka talepleri, boşanma davası içerisinde ileri sürülebilir. Yargıtayın bugüne kadarki yerleşmiş uygulamalarına göre bu talepler boşanma davasının her aşamasında ileri sürülebilmekte idi. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 06.02.2018 tarihinde verdiği 2017/1580 E,  2018/446 K sy kararı ile boşanmanın eki niteliğindeki maddi taleplerin ancak ön inceleme aşamasına kadar ileri sürülebileceğine, bundan sonra ileri sürülen maddi taleplerin iddia ve savunmanın genişletilmesi niteliğinde olacağına hükmetmiştir.

Yargıtay Kararı

…davacının dava dilekçesinde sadece manevi tazminat talebinin olduğu, maddi tazminat talebinde bulunmadığı açıktır. Ancak 28.02.2013 tarihli duruşmada davacı vekilinin tutanağa geçirilmiş imzalı beyanıyla da sabit olduğu üzere 120.000 TL maddi tazminat talebinin bulunduğu, bu isteminde TMK’nın 174/1.maddesi kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Bu noktada davacının ön inceleme aşamasından sonra tahkikat aşamasında talep ettiği maddi tazminat (TMK m.174/1) iddianın genişletilmesi niteliğindedir. Davacı tarafından bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmamaktadır. O hâlde, davacının dava ya da ikinci cevap dilekçesi ile istemediği maddi tazminat (TMK m. 174/1) talebi hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilecek yerde yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında 6100 sayılı HMK’nın 141. maddesinin maddi vakıalara ilişkin olduğu, boşanmanın ferisi niteliğindeki taleplerin nispi harca tabi olmadan her aşamada istenebileceği, bu nedenle yerel mahkeme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

(Yargıtay HGK 2017/1580 E, 2018/446 K, 06.02.2018 T)

Hukuku Genel Kurulu’nun bu kararı, şimdiye kadarki uygulamadan farklı olup, karşı oy yazısı da şu şekildedir:

Karşı Oy

Yerel mahkemenin direnme kararının gerekçesi, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin önceki içtihatlarına uygun ve yerindedir.

Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmelerde, Saygıdeğer Daire Sözcüsü Daire’nin önceki uygulamasının HMUK’nun 185/1 maddesinde “Kanunu Medenide tayin olunan haller mahfuz kalmak şartiyle” sözlerinin bulunmasına bağlı olduğunu, bu maddenin muadili olan HMK’nun 123. maddesinde artık bu sözlerin yer almadığını ve bu nedenle uygulamanın değiştiğini açıklamıştır.

Ancak HUMK’nun 185/1 ve HMK’nun 123. maddeleri, davanın ancak davalının açık rızası ile geri alınabileceğine ilişkindir.

Boşanma davasındaki asıl talep olan boşanma olgusuna bağlı fer’i bir talep olan TMK’nun 174. maddesindeki tazminat taleplerinin, dava veya cevap dilekçelerinde istenmemiş bile olsa davanın devamı sırasında yazılı veya zapta geçirilecek sözlü bir beyanla talep edilmeleri mümkündür. Esasen bu talep harca da tabi değildir.

Bu itibarla yerel mahkeme kararının onanması gerektiği görüşünde olduğumdan saygıdeğer çoğunluğun değişik bozma kararına muhalifim.”

Bu karar doğrultusunda, boşanma davası içerisinde maddi ve manevi tazminat talepleri en geç ön inceleme aşamasına kadar ileri sürülmelidir. Ön incelemeden sonra bu talepler ancak ıslah yolu ile istenebilir.

Boşanma Sonrası Maddi ve Manevi Tazminat ile Yoksulluk Nafakası Davası

Boşanmasının eki niteliğindeki maddi taleplerin boşanma davasında ileri sürülmesi şart değildir. Boşanma davasının sonuçlanmasından sonra da maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası davaları açılabilir. Boşanmadan sonra açılacak bu davalar da aynı hüküm ve şartlara tabi olacaktır. Boşanma kararıyla, karşı tarafın kusuru tespit edilmiş ise bu karar, maddi ve manevi tazminat talepleri bakımından kesin delil teşkil eder. Başkaca bir delile dayanmaya gerek olmaz.

Bu durumda maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası davası açma süresi, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıldır. Bu sürenin sonunda, boşanma nedeniyle tazminat ve nafaka davası açma hakkı düşer.

Anlaşmalı Boşanmada Maddi Manevi Tazminat ve Yoksulluk Nafakası

TMK 166/3 maddesine göre; eşlerin, boşanmanın eki niteliğindeki tüm maddi şartlarda anlaşmış olması, anlaşmalı boşanma şartlarından biridir. Anlaşmalı boşanma için tarafların maddi ve manevi tazminat miktarında anlaşmaları gerekip, hakim bu anlaşmaya göre karar verir.

Taraflar anlaşmalı boşanma kararına geçmiş olan maddi yükümlülüklerle bağlıdır.

Taraflar, boşanma protokolünde maddi, manevi tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin bulunmadığını kabul etmişlerse, daha sonra bu konuda dava açamazlar.

Ancak taraflar, anlaşmalı boşanma sırasında talep etmeseler dahi, daha sonra iştirak nafakası davası açabilirler. Anlaşmalı boşanma ile hükmedilen nafaka miktarının arttırılması, düşürülmesi veya nafakanın kaldırılması davası açma hakkı her zaman mevcuttur.

Boşanma Sonucunda Mal Paylaşımı

Mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı katkı payı, katılma alacağı gibi talepler boşanmanın eki niteliğindeki talepler değildir. Mal paylaşımı, ayrı bir dava olup, eşzamanlı açılsa bile boşanma kararının kesinleşmesinden sonra karara bağlanabilir. Boşanmanın reddi halinde ise dava konusuz kalır.

Anlaşmalı boşanma için eşlerin mal paylaşımı hakkında anlaşmış olması gerekmez. Anlaşmalı boşanma davasında katılma alacağı hakkından feragat edilmiş olmadıkça boşanmadan itibaren 10 yıllık süre içerisinde mal paylaşımı davası açılabilir.

Mal paylaşımı, katkı payı ve katılma alacağı davaları hakkında ayrıntılı bilgi için Boşanma Durumunda Mal Paylaşımı başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Boşanma Nedeniyle Tazminat ve Nafaka Kararının İcraya Konması

Kararının Kesinleşme Şartı

Boşanma kararı ancak kesinleşince hüküm ifade eder. Karar kesinleşmedikçe taraflar resmiyette halen evli olarak görünür. Boşanma sonucunda tazminat ve nafakaya ilişkin hükümler, boşanma kararı kesinleşmeden icraya konamaz.

Boşanma ile birlikte verilen maddi ve manevi tazminat kararının icrası için boşanma kararının kesinleşmiş olması şarttır. Yoksulluk nafakası için de aynı şart geçerli olup tedbir nafakasının icrası için kesinleşme şartı aranmaz.

Mahkeme hükmünün, boşanma kısmına itiraz edilmeyip, sadece maddi alacaklar yönünden kanun yoluna başvurulması halinde ise boşanma kararı kesinleşmiş olur. Bu durumda boşanmanın fer’i niteliğindeki maddi alacaklar icraya konabilir. Yani aranan kesinleşme şartı boşanma kararına ilişkin olup, hükmün maddi taleplerle ilgili kısmının kesinleşmesi gerekmez.

Aile ve şahsın hukukuna ilişkin ilamlar kesinleşmeden icra edilemez. Kural olarak boşanma ilamı ile birlikte hükmedilen maddi ve manevi tazminat, boşanma kararının eklentisi olması sebebiyle boşanma ilamı kesinleşmeden icraya verilemez. Ancak boşanma yönünden kesinleşen karardaki maddi ve manevi tazminat alacakları için kesinleşme koşulu aranmaksızın icra takibi yapılabilir. Dosya kapsamından, boşanma hükmünün kesinleştiği, ancak boşanmaya bağlı olarak hükmedilen alacakların kesinleşmemiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda maddi ve manevi tazminata ilişkin alacaklar için kesinleşmeden icra takibi yapılabilir.

(Yargıtay HGK 2008/12-656 E, 2008/638 K, 22.10.2008 T)

Sık Sorulan Sorular

Boşanma sonucunda verilen tazminatın icraya konması için kesinleşmesi gerekir mi?

Boşanma sonucunda verilen tazminatın icraya konması için boşanma kararının kesinleşmesi gerekir. Kesinleşmesi gereken karar, tazminat değil, boşanma kararıdır. Bu nedenle boşanma yönünden itiraz edilmemiş dosyada kısmi kesinleşme ile tazminat kararı icraya konabilir. Bununla birlikte boşanmanın kesinleşmesinden sonra açılan tazminat davalarında verilen kararın icrası için de kesinleşme gerekmez.

Boşanma sonucunda verilen nafakanın icraya konması için kesinleşme gerekir mi?

Boşanma ile birlikte talep edilen yoksulluk nafakasının ne zaman başlayacağı mahkeme kararında belirtilir. Nafakanın kararın kesinleşmesinden itibaren başlayacağı belirtilmişse, boşanmanın kesinleşmesi gerektiği tartışmasızdır. Kararda nafakanın, kesinleşme tarihine kadar tedbir nafakası olarak ödeneceği belirtilmişse icra için kesinleşme beklenmez. Ancak tedbir nafakasına hükmedilmemişse nafakanın icrası için boşanmanın kesinleşmesi gerekecektir.

Nafaka için kaç yıl evli kalmak gerekir?

Evlilik süresi, yoksulluk nafakası için aranan şartlar arasında bulunmaz. Yoksulluk nafakası, boşanma ile yoksulluk halinin ortaya çıkacak olması ve boşanmada nafaka yükümlüsünden daha ağır kusurlu bulunmama şartlarına bağlıdır. Bu nedenle çok kısa süren evliliklerde de nafakaya hükmedilebilir.

Nafaka ne zaman sona erer?

Yoksulluk nafakasının kanunda kısıtlayıcı bir süresi yoktur. Aile mahkemesi, belirli bir süre için veya süresiz olarak aylık nafakaya hükmedebilir. Bununla birlikte nafakanın aylık şekilde değil tek seferde ödenmesine de hükmedilebilir. Süresiz olarak bağlanan nafaka, nafaka alan tarafın evlenmesi ile kendiliğinden sona erer. Ayrıca tarafların ekonomik durumlarında önemli değişikliklerin meydana gelmesi halinde de nafakanın kaldırılması istenebilir.

En iyi boşanma süreci yönetimi ve sonucu için boşanma avukatı desteği şarttır. Avukatlık ofisimiz Mersin anlaşmalı ve çekişmeli boşanma avukatı olarak, velayet, katkı payı, katılma alacağı, mal paylaşımı ve nafaka davaları ile evlilik içerisinde alınabilecek tedbir kararları hakkında hukuki yardım sunmaktadır. Mersin boşanma avukatı arayışınız ve aile hukuku davaları hakkında hukuki destek için Arslanbuğa Hukuk Bürosu ile iletişime geçebilirsiniz.

Mersin‘de avukat ve tüm çalışma alanlarımız için Bkz. Arslanbuğa Mersin Avukatlık &Arabuluculuk Ofisi

Boşanmada Tazminat ve Nafaka” hakkında 2 yorum

  1. Eşimle on yıl evli kaldım. Sürekli şiddet gördüm. Doktor raporlarım var. Boşanma davası açmadan önce uzaklaştırma kararı aldım. Ne kadar manevi tazminat alma hakkım var? Eşimin üzerine kayıtlı herhangi bir mal varlığı yok. Nafaka alabilir miyim?

    1. Fiziksel şiddet olgusunun doktor raporu ve tanık beyanları ile kanıtlanması durumunda boşanma ile birlikte maddi ve manevi tazminata hak kazanırsınız. Manevi tazminatın miktarı kanunda belirlenmiş değildir. Mahkemece, tarafların ekonomik koşulları, şiddetin niteliği, ağırlığı, evlilik süresi vs gibi faktörler dikkate alınarak takdir edilir. Nafaka için de yine karşı tarafın daha ağır kusurlu olması ve nafaka talebinde bulunan kişinin yoksulluk haline düşmesi şartları aranır. Nafaka miktarının belirlenmesinde de tarafların ekonomik koşulları, gelirleri ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön