Mersin, İhsaniye Mh. 4903 Sk. No: 20 Kat: 1 D: 4 Akdeniz  
Gsm : 0532-601-48-61 / Tel: 0324-503-44-52

Telif Tazminatı

Telif Hakkı İhlali Durumunda Açılabilecek Davalar

Telif hakları, eser sahibinin eser üzerinde hukuki olarak koruma altında olan manevi ve mali haklarının bütünüdür. Telif hakkı ihlali durumunda açılabilecek davalar Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda (FSEK) düzenlenmiştir.

Eser üzerindeki mali ve manevi haklar kural olarak münhasıran eser sahibine aittir. Kanunda sayılmış olan bu haklar, birbirinden bağımsız olup, eser sahibi her biri üzerinde ayrı ayrı tasarruf edebilir. Eser üzerindeki haklarından birisinin kullanımının devri durumunda, diğer haklar kendiliğinden devredilmiş olmaz.

Eser üzerindeki hakların kullanımının devri sözleşme ile mümkündür. Bu sözleşmenin yazılı olması şart olup, devredilen hakkın kullanım sınırlarının ve şeklinin sözleşmede açıkça belirtilmesi gerekir. Böyle bir sözleşme olmadan eser sahibi dışındaki kişilerin bu hakları kullanmaları, telif haklarına tecavüz niteliğinde hukuka aykırı bir eylem oluşturur.

Eser Üzerindeki Mali Ve Manevi Haklar

Fikri Mülkiyet Hukuku
Fikri Mülkiyet ve Telif Hakları

FSEK düzenlemesine göre eser üzerindeki manevi haklar;

1. Eseri umuma arz yetkisi,

2. Eser sahibinin adının belirlenmesi yetkisi,

3. Eserde değişiklik yapılmasını men etme hakkı,

4. Eser sahibinin, eseri elinde bulunduran malik veya zilyede karşı hakları (bazı hallerde eseri geçici olarak isteme hakkı gibi)

Eser üzerindeki mali haklar ise;

1. Eseri işleme hakkı,

2. Eseri çoğaltma hakkı,

3. Eseri yayma hakkı,

4. Eserin temsil hakkı,

5. Eseri umuma iletim hakkıdır.

FSEK hükümleri uyarınca eser üzerindeki gerek manevi gerekse de mali hakların ihlali durumunda açılabilecek davalar şunlardır:

1. Tecavüzün Ref’i Davası

FSEK 66. maddesinde düzenlenen tecavüzün ref’i davası, hem mali hem de manevi hakların ihlali halinde açılabilecek bir davadır. Tecavüzün ref’i davası, ihlal eyleminin veya hukuki sonuçlarının sürdüğü durumlarda açılabilir. Örneğin bir kitabın eser sahibinden izin alınmaksızın basılıp dağıtılmış olması veya bir tiyatro eserinin izinsiz temsili durumlarında, eylem sona erse de hukuki sonuçları devam ediyor olacaktır.

Henüz tecavüz gerçekleşmemişse, gerçekleşme ihtimali bulunan ihlal eylemine karşı açılacak dava ise ref değil, tecavüzün men’i davasıdır.

Hak sahibinin tecavüzün refi davası açması üzerine mahkemece ihlalin ortadan kaldırılması için gerekli tedbirler alınır. Bu davada amaç başlamış olan tecavüz eyleminin durdurularak hak sahibinin daha fazla hak kaybına uğramasının önüne geçmektir.

Mahkemenin tecavüzün ref’i için alacağı tedbirler kanunda sayılmamıştır. Hakim, gerçekleşen ihlalin şekli, ağırlığı, ihlali gerçekleştirenin kusurunun bulunup bulunmadığı ve tecavüzün ref’i halinde uğrayacağı zararları dikkate alarak alınacak önlemleri takdir eder. İzinsiz basılıp çoğaltılan kitapların toplatılması, ihlal niteliğindeki internet yayının durdurulması, çoğaltım hakkının ihlali halinde çoğaltımda kullanılan araç ve gereçlerin imhası gibi.

Tecavüzün ref’i davasının açılabilmesi için ihlal eylemini gerçekleştirenin kusurlu olması veya hak sahibinin zarara uğramış olması şart değildir. Süren tecavüz nedeniyle hak sahibi zarara uğramış ve eylemi gerçekleştirenin de kusuru mevcutsa bu durumda tecavüzün ref’i davası ile birlikte tazminat talebinde de bulunulabilir.

a. Manevi Hakların İhlali Halinde Tecavüzün Ref’i

FSEK m.67 manevi hakları tecavüze uğrayan eser sahibinin talep edebileceği ref yöntemlerini düzenlemiştir.

Telif Hakkı
Fikri Mülkiyet Hukuku

Eseri Umuma Arz Yetkisine Tecavüz Halinde;

Henüz alenileşmemiş bir eser, sahibinin izni olmaksızın veya isteğine aykırı bir şekilde çoğaltılarak umuma arz edilmişse, eser sahibi; çoğaltılmış nüshalara el konulması, piyasaya sürülmüşse toplatılması, bunların yok edilmesi, yayınlandığı internet sitesinden kaldırılması, televizyonda yayınlanmasının durdurulması gibi tedbirlerin alınmasını talep edebilir. Eser çoğaltılmış ancak dağıtımı yapılmamış ve umuma arz edilmemişse tecavüzün ref’i davası açılamaz. Bu durumda tecavüzün men’i ve şartları varsa tazminat davası açılabilir.

Eser Sahibinin Adının Belirtilmesi Hakkının İhlali Halinde;

Eser yayınlanırken, sahibinin adı belirtilmemiş veya yanlış konulmuş ise eser sahibi FSEK m.15’te belirtilen eser sahipliğinin tespiti davasını açabilir. Bununla birlikte açacağı tecavüzün ref’i davasıyla masrafı karşı tarafa ait olmak üzere, eserin aslına ve çoğaltılmış nüshalarına adının yazılmasını isteyebilir. Eserin dağıtılmış olması halinde bu nüshalar da toplanarak eser sahibinin adı yazılır. Eser sahibi, adının eserde belirtilmesini istememiş de olabilir. Buna rağmen adı esere basılmışsa, eser sahibi yine bu davada eserin asıl ve nüshalarından adının silinmesini isteyebilir.

Eser sahibi aynı zamanda, masrafı tecavüz edene ait olmak üzere mahkeme ilanının en fazla üç gazetede ilanını da talep edebilir.

Eserde Değişiklik Yapma Hakkına Tecavüz Halinde;

Eserin yayınlanması, yayımı veya temsili sırasında, eser üzerinde sahibinin rızasına aykırı olarak değişiklik yapılması halinde eser sahibi tecavüzün refi davası açabilir. Bu durumda;

  • eser sahibi, eserin değiştirilmiş şekilde çoğaltılması ile yayım ve temsilinin (gösteriminin, sunumunun) men edilmesini ve aynı zamanda tedavülde bulunan nüshalardaki değişikliklerin düzeltilmesini, eserin eski haline getirilmesini isteyebilir. Değişiklik gazete, dergi veya radyo yayımı yolu ile yapılmışsa; bu şekilde yayımlayan tüm gazete, dergi ve radyolardan değişikliğin ilan yolu ile düzeltilmesini isteyebilir. Bu ilanlarda eserin özgün hali de yayımlanır.
  • İsteğe aykırı değişikliğin güzel sanat eserinde yapılmış olması halinde eser sahibi;

1. Eski hale getirme (eserdeki değişikliğin kaldırılıp, özgün haline getirilmesini) ya da

2. Değişikliğin kendisi tarafından yapılmadığının açıklanmasını ya da,

3. Eserdeki adının kaldırılmasını ya da değiştirilmesini talep edebilir.

Eski hale getirmenin mümkün olduğu hallerde, yapılan değişikliğin ortadan kaldırılması kamu yararına veya eserin malikinin menfaatlerine zarar veriyorsa, bu talep kabul edilmez. Bu durumda eser sahibi, diğer seçimlik haklarını kullanabilir.

b. Mali Hakların İhlali Halinde Tecavüzün Ref’i

Eser üzerindeki mali haklar, eser sahibinin ortaya çıkardığı eser vasıtası ile elde edebileceği maddi değere ilişkin hakları ifade eder. Eser sahibi, bu geliri eserin çoğaltılması, dağıtımı, yayımlanması veya temsili yoluyla elde eder. Eser sahibi bu hakların kullanımını belirli bir süre için veya süresiz olarak başka kişilere devredebilir. Mali hakların kullanımına ilişkin diğer kişilerle yapılacak bu sözleşmelerin yazılı olması şarttır. Böyle bir yazılı izin veya sözleşmeye dayanmaksızın eserin kullanımı, eser sahibinin mali haklarına tecavüz oluşturur.

Eser üzerindeki mali haklara tecavüz halinde ihlalin ortadan kaldırılması için talep edilebilecek tedbirler FSEK m.68’de düzenlenmiştir.

Farazi Sözleşme ve Telif Tazminatı

Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.

(FSEK m.68/1)

Kanun düzenlemesi uyarınca, eser sahibinin sayılan haklarının ihlali halinde, hak sahibi ile tecavüz eylemini gerçekleştiren arasında farazi bir sözleşme kurulduğu kabul edilir. Hak sahibi, tecavüze uğrayan bu hakların devri konusunda bir sözleşme yapsaydı talep edebileceği bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir. Farazi sözleşme bedelinin üç kat fazlası olan bu bedele uygulamada telif tazminatı denmektedir.

Hak sahibinin telif tazminatı talep etmesi durumunda mahkemece öncelikle varsayımsal sözleşme bedelinin belirlenmesi gerekir. Eserin yayın ve umuma iletim haklarının ihlali halinde ise varsayımsal sözleşme bedeli değil, rayiç bedel belirlenir. Hak sahibine ödenecek tazminat, ihlal edilen hakka göre varsayımsal sözleşme bedeli veya rayiç bedelin üç katıdır.

Mali haklara tecavüz hâlinde ref yöntemlerini belirleyen ve özel bir hüküm olan FSEK’in 68. maddesi gereğince açılacak “bedel” davası kusurlu davranış unsuru aranmadan açılan bir dava olup, haksız fiil sebebiyle açılan tazminat davalarıyla karıştırılmamalıdır. Zira mali haklara tecavüz halinde kusurlu davranış unsuruna bağlı olarak ve haksız fiile ilişkin hükümler çerçevesinde açılacak maddi tazminat davası FSEK’in 70/2. maddesinde düzenlenmiştir. FSEK’in 68. maddesine dayanılarak açılan bir davada ayrıca FSEK’in 70/2. maddesi gereğince maddi tazminat talep edilmesi mümkün değildir ( Öztan, s. 650 ). Çünkü FSEK’in 68/1. maddesi gereğince varsayımsal bedelin üç katına hükmedilmesiyle hak sahibinin zararı rahatlıkla karşılanacaktır. Ancak FSEK’in 68/1. maddesi gereğince hükmedilen “medeni ceza” niteliğindeki bedel hak sahibinin zararının altında kalıyorsa, mütecavizin kusurunun ispat edilmesi şartıyla FSEK’in 70/2 maddesi gereğince maddi tazminat talebinde bulunulmasının önünde engel yoktur.

Bu nedenle mali haklara tecavüz hâlinde uygulanan FSEK’in 68/1 maddesi gereğince talep edilen “bedel”, doktrin ve uygulamada aynı Kanunun 70/2. maddesinde düzenlenen maddi tazminattan farklılığını vurgulamak amacıyla “telif tazminatı” olarak da ifade edilmektedir….

Buradan FSEK’in 68/1. maddesi gereğince belirlenecek bedelin, varsayımsal ( farazi ) bir bedel olduğu ve varsayımsal bedelin belirlenmesi bakımından da iki yöntemin benimsendiği, sadece tecavüzün haksız fiil olduğu varsayımından hareket edilmediği anlaşılmaktadır. Bu yöntemlerden birincisi, varsayımsal bedelin “hak sahipleri ile sözleşme yapılmış olması hâlinde isteyebileceği bedele” göre belirlenmesi, ikincisi ise “bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedele” göre belirlenmesidir. Bu yöntemlerin uygulanma alanları farklı olduğu için iki yöntem arasında bir öncelik, sonralık veya alternatif olma ilişkisi de mevcut değildir.

FSEK’in 68/1. maddesi gereğince varsayımsal bedele esas alınacak tutarın “hak sahipleri ile sözleşme yapılmış olması hâlinde isteyebileceği bedele” göre tespit edilmesinde, tecavüze konu mali hakkın, hak sahibinin rızası ile bir sözleşme çerçevesinde kullanılmış olması varsayımında ödenecek bedel ne olacaksa varsayımsal bedel de bunun üzerinden hesaplanacaktır.

Varsayımsal sözleşme bedeli belirlenirken somut olayın özelliğine göre, eser sahibinin bilimsel/sanatsal yeteneği, üretim kapasitesi gibi sübjektif nitelikleri, eserin beğeni ölçüsü, sayfa sayısı, estetik görünümü, nitelik ve niceliği, ihlal edilen mali hakkın türü, coğrafi kapsamı, ihlal süresi, ihlalin yapıldığı vasıta, bunun geniş halk kitlesine ulaşımı gibi objektif kriterler dikkate alınarak hak sahibinin izinsiz kullanan ile sözleşme yapması hâlinde, bu sözleşme gereğince isteyebileceği bedel ve bunun faizi FSEK’in 68. maddesi gereğince açılacak davada dikkate alınacaktır ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.03.2002 tarihli ve 2002/11-176 E, 2002/214 K sayılı kararı ).

Ayrıca benzer bir mali hak kullanımı için daha önce yapılmış emsal sözleşme örnekleri ile indirimli satışlara ait bilgilerin ve faturaların da varsayımsal sözleşme bedeli belirlenirken gözetilmesi gerekmektedir ( Yavuz, Levent /Alıca, Türkay /Merdivan, Fethi; Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu, C. II, Ankara, 2013, s. 2071. ). Ancak belirleme yapılırken emsal sözleşme örneklerinin somut olaya uygunluğu tartışılmalı, farklılıkları ortaya konulmalı ve somut olaya uyarlanıp gerekçeleri de açıklanarak varsayımsal sözleşme bedeli tespit edilmelidir.

Varsayımsal bedelin veya bunun üç katının talep edilmesi arasında varsayımsal sözleşmenin doğumu ve hukuki sonuçları bakımından bir fark yoktur. Hak sahibinin FSEK’in 68/1 maddesi gereğince varsayımsal bedel talebinin kabulü hâlinde taraflar arasında varsayımsal sözleşme ilişkisinin kurulduğu kabul edilmektedir. Varsayımsal sözleşme ilişkisinin kurulması hâlinde ise mütecavizin dava konusu mali hak kullanımları varsayımsal sözleşme kapsamında yasal kullanımlar hâline dönüşmektedir. Ancak varsayımsal sözleşme, bedeli ödenen mali hak kullanımları dışında, mütecavizin eylemini tümüyle hukuka uygun hâle getirmeyeceği gibi, bu bedel kapsamına girmeyen dava tarihinden sonra devam eden ya da etmesi muhtemel ihlalleri yasal hâle getirmeyecektir.

(Yargıtay HGK 2017/11-6 E, 2019/85 K, 7.2.2019 T)

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında da belirtildiği gibi, telif tazminatının esasları  haksız fiil hükümlerinden farklıdır. Öncelikle haksız fiil tazminatı için, eylemi gerçekleştirenin kusuru aranırken, telif tazminatı talep edebilmek için, hakka tecavüz edenin kusuru aranmaz. Farazi sözleşme bedeli veya rayiç bedel değil, bu bedelin üç katının talep edilebilmesi ise izinsiz kullanım eyleminin “medeni ceza” boyutuna ilişkindir. Söz konusu karar ve Yargıtay uygulamaları uyarınca FSEK m.68/1 maddesine göre talep edilen telif tazminatı ile birlikte ayrıca Borçlar Kanunu haksız fiil hükümlerine göre tazminat talebinde bulunulamaz. Ancak;

  • belirlenen telif tazminatı, hak sahibinin gerçek zararını karşılamaya yetmiyorsa, o durumda ayrıca karşılanmayan zararın tazmini,
  • ihlal eylemini gerçekleştirenin kusuru ve hak sahibinin de fiili zararının bulunması halinde FSEK m.70 uyarınca ayrıca maddi ve manevi tazminat istenebilir.

Kanunun bu düzenlemesine göre telif tazminatı talep edildiğinde, hak sahibi ile telif hakkını ihlal eden kişi arasında farazi bir sözleşme kurulmakta ve gerçekleşmiş hukuka aykırı kullanım, hukuka uygun hale gelmektedir. Ancak bu hukuka uygunluk, dava tarihinden önceki haksız kullanımı kapsayıp, dava tarihinden sonra kullanımın devamına izin anlamına gelmez.

Yine Yargıtay kararlarına göre, hak sahibinin bedelin üç katı tazminat talep etmesi halinde hakimin takdir yetkisi bulunmamaktadır. Daha azı talep edilmemişse, farazi sözleşme veya rayiç bedelin bir veya iki katına hükmedilemez. Bu bedelin üç katına hükmedilmesi gerekir.  

Tazminat Davaları
Mersin Tazminat Avukatı

Çoğaltma Hakkının İhlali Halinde Tecavüzün Ref’i

Eseri çoğaltma ve yayma hakkının ihlali halinde hak sahibinin talep edebileceği ref yöntemleri de FSEK m.68’de özel olarak düzenlenmiştir. Düzenlemeye göre;

Hak sahibinin izni olmadan çoğaltılan kopyalar satışa çıkarılmamışsa hak sahibi;

  • çoğaltılmış kopyaların, çoğaltmaya yarayan film, kalıp ve benzeri araçların imhasını veya
  • üretim maliyet fiyatını geçmeyecek uygun bir bedel karşılığında kendisine verilmesini ya da
  • sözleşme olması durumunda isteyebileceği miktarın üç kat fazlasını (telif tazminatı) talep edebilir.

İzinsiz çoğaltılan nüshalar satışa çıkarılmışsa, hak sahibi ancak tecavüzde bulunanın elindeki nüshaların imhasını veya devrini isteyebilir. Bu durumda da farazi sözleşme bedelinin üç kat fazlası tutarında telif tazminatı talebinde bulunulabilir. Eserin nüshaları, tecavüz edenin elinden tamamen çıkmış ve satışa sunulmuşsa, bu durumda hak sahibi imha veya devir talebinde bulunamaz. Ancak telif tazminatı talebinde bulunabilir.

Kanunda belirtilen bu haklardan birisini kullanma konusunda eser sahibinin seçimlik hakkı mevcuttur. Sayılan yöntemlerden birisinin uygulanmasını isteyebilir.

Eser sahibinin bu seçimlik haklarını kullanması, eseri izinsiz çoğaltanın hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Hak sahibi, devir veya imha talebi ile birlikte FSEK 70. Maddesi uyarınca maddi manevi tazminat ve kârın iadesi talebinde bulunabilir. Devir, imha ve telif tazminatı talepleri için tecavüz edenin kusuru aranmazken, maddi ve manevi tazminat talebi için kusurun ispatı gerekir.

2. Tecavüzün Men’i Davası

Mali veya manevi haklarında tecavüz tehlikesine maruz kalan eser sahibi muhtemel tecavüzün önlenmesini dava edebilir.

(FSEK m.69)

Tecavüzün men’i davası, tecavüzün ref’i davasından farklı olarak, gerçekleşmiş değil, gerçekleşme tehlikesi bulunan ihlal eylemlerinin engellenmesi amacıyla açılabilir. İhlal eylemi gerçekmiş ve aynı zamanda devamı veya tekrarı muhtemel ise aynı davada hem  tecavüzün ref’i ve tecavüzün men’i istenebilir.

Tecavüzün men’i, yani muhtemel haksız kullanımın önlenmesi için, ihlal eyleminde bulunanın kusuru aranmaz. FSEK m.66/3 hükmü burada da uygulama alanı bulur. Buna göre mahkeme,

  • ihlal tehlikesi bulunan manevi ve mali hakları,
  • tecavüzün şeklini, kusurun bulunup bulunmadığını,
  • muhtemel ihlalin ağırlığını ve
  • men halinde karşı tarafın uğrayacağı muhtemel zararı dikkate alarak gerekli tedbirleri alır.

3. Tazminat Davası

a. Manevi Tazminat

FSEK hükümleri kapsamında manevi hakları zarara uğrayan eser sahibi, tecavüz eylemini gerçekleştirene karşı manevi tazminat davası açabilir. Bunun için eser üzerindeki manevi hakların ihlali niteliğinde hukuka aykırı bir eylemin varlığı gerekir. İhlal eyleminin varlığı ile manevi zararın oluştuğu kabul edilir. Eser sahibinin böyle bir eylem karşısında manevi zararının varlığını ayrıca kanıtlaması gerekmez. Bunun için ihlal eylemini gerçekleştiren kişinin kusurlu olması da gerekmez.

FSEK 70/1 maddesindeki manevi tazminat, eser üzerindeki manevi hakların ihlaline ilişkindir. Eser sahibinin kişilik haklarına ilişkin değildir. Eser sahibinin kişilik haklarına bir saldırı söz konusu ise bu durumda Borçlar Kanunu genel hükümleri uyarınca manevi tazminat talebinde bulunulabilir. Bunun için hak ihlalinde bulunanın kusuru aranır.

Eser sahibinin manevi haklarına tecavüz, aynı zamanda maddi zarara yol açmış ve eylemi gerçekleştiren de kusurlu ise BK genel hükümleri uyarınca maddi tazminat talebinde de bulunulabilir.

b. Maddi Tazminat

Eser üzerindeki mali haklara tecavüz halinde de eser sahibi maddi tazminat talebinde bunabilir. FSEK m. 70/2 bu durumda Borçlar Kanunu haksız fiil hükümlerinin uygulanacağını belirtmiştir. Hak sahibinin maddi tazminat talep edebilmesi için, manevi haklara tecavüz durumundan farklı olarak ihlal eylemini gerçekleştirenin kusurlu bulunması ve maddi zararın kanıtlanması gerekir. Maddi tazminata konu olacak maddi zarar;

  • malvarlığında azalma,
  • malvarlığı pasifinde artış (borçlanmaya neden olma),
  • malvarlığı pasifinde azalmaya engel olma veya
  • mahrum kalınan kar, yani malvarlığında gerçekleşecek artışın engellenmesi şeklinde ortaya çıkabilir.

Hak sahibi, ortaya çıkan bu zararların hepsini talep edebilir.

Mali haklara tecavüz aynı zamanda manevi bir zarara yol açmışsa, BK genel hükümlere göre manevi tazminat talebinde de bulunulabilir.

c. Elde Edilen Karın İadesi

Eser üzerindeki mali ve manevi hakların ihlali halinde yukarıda belirtilen tazminat taleplerinin yanında, hak sahibi, ihlal eylemi ile elde edilmiş bulunan kârın kendisine verilmesini de talep edebilir. (FSEK m.70/3) Örneğin henüz yayımlanmamış bir eseri, hak sahibinin yazılı izni olmadan yayımlayan kişi bunun sonucunda bir kazanç elde etmiş olabilir. Bu durumda hak sahibi, maddi ve manevi tazminat ile birlikte elde edilen bu kazancın da kendisine iadesini isteyebilir. Eğer hak sahibi aynı zamanda (farazi sözleşme bedelinin üç katı) telif tazminatı da talep etmişse, telif tazminatı, talep edilen kardan indirilir. Bu şekilde ortaya çıkan farkın hak sahibine iadesine karar verilir. Uygulamada bu iki talebin aynı zamanda bulunması halinde, hangi bedel daha yüksek ise o bedelin ödenmesine karar verilmektedir.

4. Tecavüzün Olup Olmadığının Tespiti Davası

Eser üzerindeki mali ve manevi hakların ihlalinin bulunup bulunmadığı yönünde hukuki yararı olan herkes genel hükümler uyarınca tespit davası açabilir. Eser sahibi, tecavüz bulunduğunun; eser üzerindeki herhangi bir hakkı kullanan kişi ise tecavüz bulunmadığının tespitini mahkemeden isteyebilir. FSEK m.15 ‘deki eser sahipliğinin tespiti dışında, bu yönde özel bir hüküm bulunmamakla birlikte tecavüzün bulunup bulunmadığının tespiti davası genel hükümlere göre görülür. Dava sonunda verilen tespit kararı, davanın tarafları bakımından kesin hüküm ifade eder.

Fikri ve Sınai Haklar Hukuku alanında çalışma yürüten avukatlık büromuza telif hakkı davaları, haksız rekabetten doğan tazminat davaları ve marka hukuku ile ilgili uyuşmazlıklarda avukat desteği için ulaşabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön