Mersin, İhsaniye Mh. 4903 Sk. No: 20 Kat: 1 D: 4 Akdeniz  
Gsm : 0532-601-48-61 / Tel: 0324-503-44-52

Mersin gayrimenkul avukatı

Ecrimisil (Haksız İşgal Tazminatı) Davası

Ecrimisil Ne Demektir?

Ecrimisil, (haksız işgal tazminatı) uygulamada hak sahibinin, hak sahibi olmayan zilyetten isteyebileceği bir tazminat türü olarak tanımlanmaktadır. Ecrimisilin bir diğer tanımı ise; kötü niyetli zilyedin kiralanmaya elverişli eşyayı alıkoyması ve haksız olarak kullanması nedeniyle hak sahibinin uğradığı zararların tazmini şeklinde yapılmıştır.

Ecrimisilin temel kanuni dayanağını, TMK 995. maddesi ile Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı oluşturur.

İyiniyetli olmayan zilyet, geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorundadır.

(TMK m.995)

İçtihadı Birleştirme Kararı’nda, ecrimisil, haksız eylem karşılığında ödenen bir tazminat türü olarak nitelenmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.11.2000 tarihli ve 2000/3 Esas, 1341-1584 Sayılı Kararı uyarınca ecrimil; zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminattır. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 08.03.1950 tarihli ve 22/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.

(Yargıtay 7. H.D 2022/3147 E, 2022/7477 K, 6.12.2022 T)

Ecrimisil, bir kira alacağı değildir. Bu nedenle taraflar arasında bir kira sözleşmesi varsa, haksız işgal tazminatı istenemez. Ecrimisil, kullanımın haksız olması, yani herhangi bir hukuki ilişkiye dayanmaması durumunda söz konusu olur. Bununla birlikte ecrimisil bedeli, haksız olarak işgal edilen maldan, hak sahibinin elde edebileceği kira gelirinden fazlasını kapsar. Hak sahibi, haksız işgal nedeniyle menfi ve müsbet zararını talep edebilir.

Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin hak sahibi olmayan zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK’nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 Sayılı kararı).

(Yargıtay 7. H.D 2022/5471 E, 2023/147 K, 12.01.2023 T)

İlginizi Çekebilir: Gayrimenkul Davalarında Görev ve Yetki

Ecrimisil Hangi Durumlarda İstenebilir?

Ecrimisil, bir malın, hukuki bir hakka dayanmadan kullanılması durumunda istenebilir. Bu durumların başında, bir taşınmazın, kira, intifa, irtifak, üst hakkı, geçit veya sükna gibi hukuki ilişki bulunmadan kullanılması gelir. Yine, bir başkasının arazisine haksız veya komşu araziye taşkın yapı inşa edilmesi durumlarında, hak sahibi müdahalenin meni ile birlikte ecrimisil talebinde bulunabilir. Edinilen taşınmazı, eski mülk sahibinin herhangi bir kira ilişkisine dayanmadan kullanmaya devam etmesi de haksız bir kullanım teşkil edeceğinden, bu halde de ecrimisil talep edilebilir.

Ecrimisil Talep Edebilmenin Şartları

Haksız İşgalin Bulunması

Ecrimisil talep edebilmenin ilk şartı, haksız bir işgalin varlığıdır. Malı elinde bulunduranın kullanımı, bir hukuki ilişkiye dayanıyorsa, haksız işgalden söz edilemez.

Hak sahibinin, haksız işgale, başından beri muvafakati bulunmayabilir. Bununla birlikte, başta verilen rızanın sonradan ortadan kalkması da işgali haksız hale getirir.

Davacı, davalının gelini olduğunu, oğlu ile birlikte oturmasına dair verdiği izne dayalı olarak taşınmazı kullandıklarını, ancak oğlunun gelini ile aralarının açılması nedeniyle oğlunun davalı aleyhine aynı yer mahkemesinde açtığı boşanma davasının redle sonuçlanıp kesinleştiğini ve bunun üzerine oğlunun çekişmeli yeri terk ederek davalı ile ayrı yaşadıklarını, taşınmazı terk etmesi için davalıya ihtar çekmesine rağmen tasarrufunu sürdürdüğünü ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, davacı kayıt maliki olup, Türk Medeni Kanunu’nun 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına dayanmaktadır. Taraflar arasında bir kira ilişkisi de bulunmamaktadır. Esasen davalı ile birlikte davacının oğlunun taşınmazı muvafakate dayalı olarak tasarruf ettikleri sabittir. Dava açılmış olmakla muvafakatin geri alındığının kabulü gerekir. (…) Hal böyle olunca; elatmanın önlenmesi isteğiyle birlikte davacının davalıya çektiği ihtarname de gözetilmek suretiyle belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.”

(Yargıtay HGK 2009/1-401 E, 2009/473 K, 04.11.2009 T)

Davacı taşınmazı kapsamında bulunan kerpiç yapıları kullanmasını ve bu yerlere elatmasını haklı kılan bir neden yoktur. Davacının, yapıların burada bulunmasına bir süre ses çıkarmamış olması, anılan yapılarla ilgili zemindeki mülkiyet hakkından ve mülkiyetin kendisine tanıdığı yetkileri kullanmaktan vazgeçtiği anlamına gelmez. Bu durum davalıyı iyiniyetli de kılmaz. Ancak, dava tarihine kadar taşınmazın bu şekli ile kullanılmasına muvafakat niteliğini taşıyan icazet davacıya ecrimisil talep hakkı vermez. 

(Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2004/1419 E, 2004/2088 K, 03.03.2004 K)

Haksız İşgalcinin Kötü Niyetli Olması

Ecrimisilin söz konusu olabilmesi için, malı elinde bulunduran kişinin kötü niyetli olması gerekir. Malın kullanımının haksızlığını bilen ya da gereken özeni gösterseydi öğrenebilecek olan kişi kötü niyetli zilyed (haksız işgalci) sayılır. Haksız olduğunu bilmeyen ya da bilebilecek durumda olmayan kişi ise iyi niyetli kabul edilir.

Tapu kaydına güven veya bir hukuki ilişkiye dayalı olduğu düşüncesi ile başkasının malını elinde bulundurma, iyi niyetli bir kullanım teşkil eder. Böyle bir durumda ecrimisil sorumluluğu doğmaz.

Her ne kadar mahkemece ihtarın tebliğ tarihinden, dava tarihine kadar ecrimisile hükmedilmişse de; davalının savunmaları karşısında ecrimisilin ilk şartı olan kötüniyet hususunun irdelenmesi gerekeceği kuşkusuzdur.

Hal böyle olunca, davalının kötüniyetli zilyet olup olmadığı hususu araştırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

(Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/ 5410 E, 2015/4823 K, 06.04.2015 T)

Hisseli Taşınmazlarda İntifadan Men Şartı

Elbirliği veya paylı mülkiyete konu yerlerde, paydaşların haksız kullanımı sık karşılaşılan bir durumdur. Hissedarlardan biri ya da bir kaçının, diğer paydaşların haklarına zarar verecek düzeydeki kullanımı, haksız işgal teşkil eder ve diğer paydaşlara ecrimisil talep hakkı verir.

İlginizi Çekebilir : Hisseli Tapu Uyuşmazlıkları

Bu tür kullanımlarda paydaşların birbirlerinden ecrimisil talep edebilmesi intifadan men şartına bağlıdır. İntifadan men; hak sahibi paydaşın, haksız kullanımda bulunan paydaşın bu kullanımına itiraz etmesidir. Bu itiraz aynı zamanda, paylı mülkü kendi hakkı oranında kullanma talebini ifade eder.

Elbirliği halinde veya paylı mülkiyette, intifadan men bildiriminin yapılmadan ecrimisil davası açılması durumunda, dava reddedilir.

İntifadan Men Şartının Aranmadığı Haller

Uygulamada, hisseli taşınmazlarda paydaşlar arasında açılacak ecrimisil davalarında, intifadan men şartının istisnaları kabul edilmiştir. Bu haller;

  • Davaya konu taşınmazın kamu malı olması,
  • Ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek gelir elde edilen yerlerden olması,
  • Paylı taşınmazı işgal eden paydaşın, bu yerin tamamında hak iddia etmesi ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi,
  • Paydaşlar arasında bir kullanım sözleşmesine bağlı olarak her bir paydaşın yararlanacağı bölümlerin belirlenmiş olmasına rağmen bu kullanımın ihlal edilmesi,
  • Ecrimisil talep eden paydaş tarafından, diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olmasıdır.

Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir.

(Yargıtay 7. H.D 2022/3807 E, 2023/309 K, 18.1.2023 K)

Mirasçılar Arasında Ecrimisil Davası

Mirasçılar arasında, tüm tereke malları üzerinde elbirliği ile mülkiyet hali söz konusu olur. Bu nedenle, hisseli taşınmazlarda, paydaşların birbirinden ecrimisil talep edebilmesinin şartları, mirasçılar arasında da geçerlidir. Kural olarak, mirasçılar arasında, terekedeki bir malın kullanımından dolayı ecrimil talep edilebilmesi, intifadan men bildiriminin yapılmasına bağlıdır. Ancak bu malın kira gelirinin bulunması veya ortaklığın giderilmesi davası açılmış olması halinde intifadan men şartı aranmaz.

İlginizi Çekebilir : Mirasçılar Arasında Ecrimisil – İntifadan Men Şartı

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Ecrimisil

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptal kararı verilmesi halinde de, muvazaalı işlemden yararlanan kişiye karşı ecrimisil talebinde bulunulabilir. Çünkü muvazaalı işlemle malı elinde bulunduran, haksız işgalci durumunda bulunmaktadır.

Somut olayda, murisin mirasçılardan mal kaçırmak maksadıyla yaptığı muvazaaya dayanan devir ve temlikler geçersiz olduğundan, davaya konu taşınmazı o şekilde iktisap eden davalının bu taşınmazı işgali iyiniyetli sayılmaz ve dolayısıyla kendisinden murisin ölüm tarihinden başlayarak ecrimisil istenebilir. Bu durumda intifadan men şartı da aranmaz.

(Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2005/171 E, 2005/409 K, 31.01.2005 T)

Ecrimisil Davası Zamanaşımı

Ecrimisil davalarında zamanaşımı, yine yargı uygulamaları ile belirlenmiş ve 25.05.1938 tarih, 1938/29 Esas ve 1938/10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile bu süre 5 yıl olarak kabul edilmiştir. Yargıtay kararlarında ecrimisilin kira değil, haksız kullanımdan doğan bir tazminat türü olduğu kabul edilmişse de, zamanaşımı bakımından kira sözleşmelerine uygulanan süre dikkate alınmıştır. Yani ecrimisil davalarında, dava tarihinden geriye doğru beş yıllık haksız kullanım için bedel belirlenir. Kabul edilen süre hak düşürücü değil, zamanaşımı süresi olduğundan, itiraz halinde dikkate alınır.

Ecrimisil Davası Görevli ve Yetkili Mahkeme

Ecrimisil davalarında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise, HMK’nın haksız fiil hükümlerine göre belirlenir. Bu hükümler uyarınca ecrimisil davası;

  • Haksız fiilin işlendiği veya,
  • Zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da,
  • Zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinde veya
  • Genel yetki kuralları uyarınca davalının ikametgahı mahkemelerinde açılabilir.

Ecrimisil 08.03.1950 tarihli ve 22/4 Sayılı İBK’da haksız eylem olarak nitelendirilmiş bulunduğundan HMK’nin 16 maddesi uyarınca; haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Ayrıca ecrimisil davası taşınmazın aynı ile ilgili dava olmadığı için HMK’nin 12. maddesi uygulanmaz. Kesin yetki kuralı olmadığı için de HMK’de ki genel yetki kuralı uygulama alanı bulur ve bu bağlamda, genel yetkili mahkeme olan davalının ikametgahı mahkemesi de yetkilidir. Yetkili mahkemenin tayininde davacının seçimlik hakka sahip olduğu ve somut olayda davacının haksız fiilin işlendiği yer olan Bakırköy Mahkemesini seçtiği anlaşılmıştır. Davacının seçimlik hakkı bulunduğu gözetilmek suretiyle işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

(Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/7717 E, 2021/77 K, 11.01.2021 T )

Ecrimisil davaları taşınmazın aynına ilişkin değil, alacak davalarıdır. Bu nedenle belirtilen mahkemeler kesin yetkili olmayıp, davalının yetki itirazı yoksa mahkemece resen gözetilemez.

Mersin gayrimenkul avukatı olarak hizmet veren avukatlık büromuza, müdahalenin meni, haksız ve taşkın yapı, tapu iptal ve tescil davaları ile kira hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar ve tahliye davalarında avukat desteği için ulaşabilirsiniz.

Tüm uzman avukatlık alanlarımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön