Mersin, İhsaniye Mh. 4903 Sk. No: 20 Kat: 1 D: 4 Akdeniz  
Gsm : 0532-601-48-61 / Tel: 0324-503-44-52

Yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi

Türkiye’deki Taşınmazlar Hakkında Verilen Yabancı Mahkeme Kararları

Yabancı Ülke Mahkeme Kararlarının Türkiye’de Uygulanabilme Koşulları

Tanıma ve tenfiz, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK) hükümlerine göre yapılır. Yabancı ülkede verilmiş olan mahkeme kararının Türkiye’de geçerli olması ve uygulanabilmesi için, Türkiye’de görevli ve yetkili mahkeme tarafından tanınması veya tenfizi gerekir. (MÖHUK 50. madde)

Söz konusu kanunun 54. maddesi yabancı bir mahkeme kararını tanıma koşullarını şu şekilde sıralamıştır.

Kesinleşmiş bir yabancı mahkeme kararının bulunması

Tenfiz istenen yabancı mahkeme kararının, ilk derece mahkemesinde verilmiş olması yetmemektedir. Kararın, taraflarca itiraz edilmeksizin veya yapılan itirazın üst derece mahkemesince reddedilerek kesinleşmiş olması gerekmektedir. Olağan itiraz yollarının tükenmediği bir durumda yabancı mahkeme kararının Türkiye’de tenfizi mümkün değildir.

Karşılıklılık esası;

Kararı veren mahkeme ülkesi ile Türkiye arasında karşılıklı tanıma ve tenfizi mümkün kılan bir uluslararası sözleşme veya o ülke kanunlarında Türkiye’de verilen mahkeme kararlarının tanınmasına imkan veren bir düzenleme bulunmadır. Bu iki şartın olmadığı durumlarda dahi, kararı veren mahkemenin ülkesinde, Türkiye’de verilen mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizine dair fiili bir uygulamanın bulunması karşılıklılık esasının varlığının kabulü için yeterlidir.

Türkiye, tanıma ve tenfiz konusunda Lahey anlaşmaları başta olmak üzere birçok uluslar arası sözleşmeye taraf bulunmaktadır. Bu sözleşmelere taraf olmayan birçok ülkenin mahkeme kararlarının tenfizi, bu türden bir fiili uygulamanın varlığı nedeniyle mümkün olmaktadır.

Kararın Türkiye mahkemelerinin münhasır yetkisinde bulunmayan bir konuda verilmiş olması;

Her devletin uluslararası hukuk ve sözleşmeler uyarınca hakkı bulunduğu üzere, Türkiye Cumhuriyeti Devleti de kendi yargı yetkisi sınırlarını belirlemiştir. Kaynağını Roma Hukukunda bulan forum rei sitae kuralı, Türkiye hukukunda da kabul edilmiştir.

Bu konu hakkındaki bir yüksek mahkeme kararında bu kural şu cümleyle ifade edilmiştir:

Münhasır yetki kuralları devletin kendi ülke ve sınırları içerisinde haiz olduğu mutlak güç ve yetkiyi ifade eden, devletin egemenlik ve hükümranlık haklarının kullanmasını gösteren ve simgeleyen kurallardır.

(Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/6212 – 13546 sayılı kararı)

MÖHUK m.40 “Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder” şeklindedir.

Kararın Türkiye kamu düzenine açıkça aykırı olmaması;

Bu şart daha çok kararı tanıma ve tenfizde yetkili mahkemenin takdir yetkisine bağlı olmakla birlikte yerleşmiş bazı yüksek mahkeme kararları bu konuda yol gösterici olmaktadır.

Birçok yüksek mahkeme kararında, Türkiye’nin münhasır yargı yetkisine giren bir konuda başka bir ülke mahkemesi tarafından verilen kararın tenfizi talebi, kamu düzenine aykırı kabul edildiğinden reddedilmiştir.

Aleyhine tenfiz istenenin savunma hakkı kullandırılmış olması;

Yabancı ülke mahkemesi tarafından verilmiş olan bir kararın Türkiye’de tenfizi isteminde, davanın taraflarından birisi, asıl kararı veren mahkemede savunma hakkının kısıtlandığı itirazında bulunursa, mahkemece bu itirazın araştırılması ve bunun sonucuna göre bir karar verilmesi gerekecektir.

Türkiye’de Bulunan Taşınmazlar Hakkında Verilen Yabancı Ülke Mahkeme Kararlarının Türkiye’de Tenfizi Ve Uygulanma İmkansızlığı

MÖHUK m.40 “Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder” şeklindedir. Taşınmazların mülkiyet hakkından doğan davalarda yetkiyi düzenleyen özel bir hüküm MÖHUK’ da olmadığından ve MÖHUK’ un Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisinde iç hukuka yaptığı atıf nedeni ile iç hukukta bu konuyu düzenleyen Hukuk Muhakemeleri Kanunu  (HMK) m. 12’ye bakılması gerekmektedir.

HMK m. 12/1. Maddesinde, “Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya aynî hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir” hükmüne yer verilmiştir.

Görüldüğü gibi, Türkiye’de bulunan taşınmazlar hakkında, ancak taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin ve münhasır yetkisi tanınmıştır.

Bu düzenlemeler uyarınca, yabancı bir mahkeme, Türkiye mahkemesinin münhasır yetkisine giren taşınmazdaki mülkiyet hakkına ilişkin olarak karar verse dahi, bu kararın tanınması ve tenfizi mümkün değildir. Bu durumun sonucu, böyle bir mahkeme veya hakem kurulu kararının Türk hukuk düzenine bir etkisinin olmamasıdır.

Taşınmazın mülkiyet hakkı ile ilgili önüne gelen başka bir yabancı ülke mahkeme kararının tenfizi istemi ile ilgili Yargıtay Genel Kurulu aşağıdaki şekilde karar vermiştir:

Türk mahkemesinden alınan ihtiyati haciz kararının cebri icra yoluyla uygulanmasına dair yetki, devletin kendi ülkesi üzerinde hakimiyet tasarruflarında bulunabilme iktidarının bir görünümü olduğundan, münhasır ( kesin ) yetkilerindendir. Davayı “kamu düzeni” ve “münhasır yetki” esaslarının etkisi altında değerlendirdiğimizde; Türk mahkemesinin ülke içi yetkisinin ve ona bağlı olarak da milletler arası yetkisinin varlığının kabulü kaçınılmazdır.

(T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 1998/12-287, 1998/325 sayılı kararı)

Boşanma Durumunda, Evlilik Birliği İçerisinde Edinilmiş Taşınmazlara Uygulanacak Hukuk

5718 sayılı MÖHUK 15. Maddesi, kişilerin boşanması sonucunda evlilik içerisinde edinilmiş malların tasfiyesine ilişkin hangi hukukun uygulanması gerektiğine ilişkin özel bir düzenleme getirmiştir. Söz konusu kanun maddesi şu şekildedir:

Evlilik malları

MADDE 15 – (1) Evlilik malları hakkında eşler evlenme anındaki mutad mesken veya milli hukuklarından birini açık olarak seçebilirler; böyle bir seçimin yapılmamış olması halinde evlilik malları hakkında eşlerin evlenme anındaki müşterek milli hukuku, bulunmaması halinde evlenme anındaki müşterek mutad mesken hukuku, bunun da bulunmaması halinde Türk hukuku uygulanır. (2) Malların tasfiyesinde, taşınmazlar için bulundukları ülke hukuku uygulanır…”

(MÖHUK m.15)

Evlilik birliği içerisinde edinilmiş taşınmazların bölüşümü ile ilgili uygulanacak hukuk ve yetkili mahkeme konusu, Türkiye kanunlarında birbirine uyumlu olarak bu şekilde düzenlenmiş olmaktadır.

Yüksek Mahkeme önüne gelen bir olayda, yurtdışında boşanma ve boşanma ile birlikte Türkiye’de bulunan bir taşınmazın temlikine ilişkin bir kararın tenfizi istenmiştir. Bu olayda yüksek mahkeme, kararın sadece boşanmaya ilişkin bölümünün tanınabileceği ancak taşınmazın temlikine ilişkin kısmın tenfiz edilemeyeceğine karar vermiştir.

Tenfizi istenen yabancı mahkeme kararı boşanmayı ve davalı adına Türkiye’de bulunan taşınmazın temlikini içermektedir. 2675 sayılı (MÖHUHK) Yasanın 23/3. maddesi gereği “taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklara ilişkindir.” Aynı Kanunun 38/b maddesi uyarınca Türk mahkemesinin münhasır yetkisine giren konularda yabancı mahkeme kararlarının tenfizine karar verilemez. Bu itibarla taşınmaz siciline ilişkin hükmün tenfizine karar verilmesi yasal kurala aykırıdır.

(Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 1996/44 – 782 nolu kararı)

Türkiye’de tanıma ve tefiz davası, uluslararası hukuk ve yabancı ülke mahkeme kararlarının uygulanması hakkında ayrıntılı bilgi için Tanıma ve Tenfiz başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Yurtdışında yapılan boşanmanın Türkiye’de geçerli olabilmesi, nüfusa işlenmesi, dava olmadan idari yolla tanıma gibi uluslararası hukuk davaları hakkında sorulan sorular ve tanıma tenfiz avukatı tavsiyeleri için Tanıma ve Tenfiz Hakkında Sık Sorulan Sorular başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Tüm faaliyet alanlarımıza buradan ulaşabilirsiniz: Mersin Avukat

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön