Mersin, İhsaniye Mh. 4903 Sk. No: 20 Kat: 1 D: 4 Akdeniz  
Gsm : 0532-601-48-61 / Tel: 0324-503-44-52

limited şirkette ortaklıktan ayrılma

Limited Şirketlerde Ortaklıktan Çıkma Ve Çıkarılma

Şirketten Ayrılma

Limited şirketlerde ortaklıktan çıkma, TTK 638. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, limited şirket ortağının iki halde ayrılma hakkı vardır. Birincisi, şirket sözleşmesi ile ortaklıktan çıkma hakkının tanınması. İkincisi ise haklı nedenlerin varlığında mahkeme kararı ile çıkmadır.

Şirket Sözleşmesine Dayanarak Ortaklıktan Çıkma

Şirket ana sözleşmesinde ortaklara, şirketten çıkma hakkı tanınması mümkündür. Bu hakkın kullanımı belli şartlara da bağlanabilir. Bu halde her bir ortak, sözleşmedeki bu hakka dayanarak, tek taraflı irade beyanı ile ortaklıktan ayrılabilir. Kural olarak ortaklıktan ayrılma beyanı şekle tabi değildir. Ancak şirket sözleşmesinde bir şekil şartı belirlenebilir. Bu durumda beyan, belirlenen şekil şartına uygun olarak yapılmalıdır.

Şirket sözleşmesinde tanınan ortaklıktan çıkma hakkı, sonradan kaldırılabilir. Ancak bunun için sözleşmedeki bu değişikliğin ortakların oybirliği ile yapılması gerekir.

Mersin Şirket Avukatı
Şirketler Hukuku

Haklı Sebepler Nedeniyle Ortaklıktan Çıkma

TTK 638/2 maddesinde, her ortağa, haklı nedenlerin varlığında şirketten çıkma hakkı tanınmıştır. Ancak bu hakkın dava yoluyla kullanılması gerekir. Mahkeme, ayrılma için haklı nedenlerin oluşup oluşmadığı inceler.

Kanunda limited şirketten ayrılmak için haklı nedenler sayılmamıştır. Bu bakımdan çıkma nedenleri sınırlı sayıda değildir.

TTK 245. Maddesinde kolektif şirketin feshi için haklı sebepler sayılmıştır.

a) Bir ortağın, şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması,

b) Bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi,

c) Bir ortağın kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması,

d) Bir ortağın, uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin işlerini yapmak için gerekli olan yeteneği ve ehliyetini kaybetmesi, gibi hâller haklı sebeplerdendir.

(TTK m.245)

Bu sebeplerin, limited şirketlerin feshi ve aynı zamanda şirketten çıkma için de örnek haklı nedenler olacağı kabul edilmektedir.

Şirketten Çıkma Hakkında Yargıtay Kararları

Dava, davalı şirket ortaklığından haklı sebeple çıkmaya dair olup, mahkemece, 28/01/2010 tarihli adi yazılı şekilde yapılmış devir sözleşmesi geçersiz olduğundan geçerli bir pay devrinden söz etmek mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de; davacı, 28.01.2010 tarihli adi yazılı hisse devir sözleşmesi uyarınca hisselerinin dava dışı … tarafından 29.11.2010 tarihinde devralınması gerekirken devralınmadığını, anılan sözleşme uyarınca davalı şirkete karşı borç ve yükümlülüğü kalmamasına rağmen vergi ziyaı cezası ve vergi borcu tehdidi altında kaldığını ileri sürerek, bu sebeplerle haklı sebeple şirket ortaklığından çıkma talep etmiş olup, mahkemece, 6102 Sayılı TTK m. 638/2 uyarınca haklı sebep ve koşullarının oluşup oluşmadığı tartışılıp değerlendirilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir.

(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi,  2016/13522 E,  2018/4501 K, 18.6.2018 T)

Davacının davalı şirketin kuruluşundan itibaren diğer ortakla birlikte müdür olacağı inancıyla davalının kurucu ortağı olduğu, buna karşın davacının rızası dışında, müdürlüğüne dayanak ana sözleşme düzenlemesinin değiştirilmesi ile davacının kurucu ortak olma yönündeki iradesinin temel gerekçesinin ortadan kalktığı, şirketin kuruluşundan itibaren ortaklar arasında çekişme olduğu, tanık beyanlarından bu çekişmenin dava dışı ortağın hakaretlerine dek vardığının anlaşılması karşısında asıl davada davacının çıkma talebinin haklı nedenlere dayandığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında asıl davada çıkma talebinin kabulüyle çıkma payı bakımından bir karar verilmesi gerekmekte iken asıl davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.

(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi,  2019/3224 E, 2020/2963 K, 17.06.2020 T)

Davacı, haklı sebep olarak kendisine bilgi verilmediği, şirket kayıt ve defterlerini inceleyemediği ve kar payı verilmediğine dayanmışsa da, işbu davadan evvel davalıya herhangi bir şekilde bu yönde bir talep yönelttiğine ilişkin bir delil ibraz etmemiş ve bu nedenle iddiasını ispatlayamamıştır. Ayrıca, mahkemece, davalı şirketin ticari defterlerini ibraz etmemesi sebebiyle davacı iddialarının sabit olduğu kabul edilmiş ise de, davacı tarafından haklı sebep olarak ileri sürülen kendisine bilgi verilmemesi, kayıt ve defterlerin incelenemediği iddiaları defter incelemesi ile değerlendirilebilecek hususlar değildir. 6102 Sayılı TTK’nın 616. madde (6762 Sayılı TTK’nin 539/4.) hükmüne göre de, genel kurulca kar payının dağılması yönünde karar verilmedikçe, kar payının dağıtılması da mümkün bulunmamaktadır. Karın dağıtılmasında ana sözleşmedeki hükümlerin de ayrıca dikkate alınması gerekmektedir. Bu durumda, davacının haklı sebep olarak ileri sürdüğü iddiaları ispatlayamadığı dikkate alınarak davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.

(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi,  2018/2348 E, 2019/4042 K, 22.05.2019 T)

Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı şirkette 03/06/2004-03/06/2014 tarihleri arasında şirket müdürü olarak görev yaptığı, davacının müdür sıfatının sona erdiği 04/06/2014 tarihinden davanın açıldığı tarihe kadar gerçekleşen yönetim ve işleyişin davacının müdür sıfatının bulunduğu dönemdeki davranışların devamı niteliğinde olduğu, davacının müdür sıfatının bulunduğu dönemde başlayıp devam eden davranışların objektif bakımdan haklı neden olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir…

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi,  2018/3970 E, 2019/5566K, 18.09.2019 T)

Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının sermaye taahhüdünün yerine getirildiğine dair faturalar ve belgeler sunduğu davacının 2008 yılında toplam sermaye borcuna istinaden şirkette almış olduğu bir takım emtialar karşılığında 37.688,82 TL’lik ödeme yaptığı, davacı ortağın şirketin işleyişi hakkında, alınan kararlar ve diğer konularda hiçbir şekilde bilgilendirilmediği, ortaklık haklarından haberdar edilmediği, genel kurul toplantılarına çağrılmadığı için ortaksal yetkilerinin kullandırılmadığı, mali haklara dair olarak bilgilendirilmediği, davacının şirketle mutabakatla bir takım emtianın yurt dışından alınması ve bunların ödemelerinin ortak tarafından yapılmış olmasına rağmen bu ödemelerin sermaye taahhüdünün yerine getirilmesi olarak kabul edilip muhasebe kayıtlarına geçirilmesi gerekirken farklı hesaplarda gösterilmesinin MK’nin 2. maddesi kapsamında dürüstlük kuralına aykırı olduğu, davacının TTK m. 638/2 kapsamında haklı sebeplerle şirketten çıkma şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüyle davacının davalı şirket ortaklığından haklı sebeple çıkmasına, çıkma payı talep edilmediğinden bu yönde hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi,  2016/8050 E, 2018/1208 K, 19.2.2018 T)
Mersin Avukat Ofisi
Mersin Hukuk Bürosu

Şirketin Feshi Davasında Ortaklıktan Çıkarılma

TTK 636. Maddesinde limited şirketin sona erme halleri düzenlenmiştir. Bu maddenin 3. fıkrasında, ortaklardan her birine mahkemeden, şirketin feshini isteme hakkı tanınmıştır. Aynı düzenleme ile mahkemeye, şirketin feshi yerine davacı ortağın şirketten çıkarılmasına karar verme yetkisi verilmiştir.

Şirketin feshi talepli davada, mahkeme öncelikle fesih yerine kabul edilebilir diğer çözümleri değerlendirmelidir. Genel yaklaşım, şirketin olabildiğince ticari yaşamdaki varlığının sürdürmektir. Yargıtay kararlarında da, mahkemece diğer seçeneklerin değerlendirilmeden şirketin feshine karar vermesi doğru görülmez. Bu nedenle, şirketin feshi davalarında davacı ortağın şirketten ayrılması öncelikle değerlendirilir.

Asıl dava, limited şirketin fesih ve tasfiyesi, birleşen dava ise şirketten çıkma istemine ilişkindir. Somut davada, husumet diğer ortağa yöneltilmiş ise de, davalı olarak gösterilen şirket müdürü olup şirket iki ortaklı olduğundan iş bu davada husumetin şirkete yöneltildiğinin kabulü gerekir. Davacı ancak belli sebepleri ispatlaması halinde şirketin feshini isteyebilir. Ancak, mahkemece alınan bilirkişi raporundan anlaşıldığı üzere, davacı haklı sebeplerin gerçekleştiğini iddia etmiş ise de, bu iddiasını ispatlayamamıştır. Dosyada yapılan tespitlere göre haklı sebeplerin varlığının gerçekleştiği iddia edilemeyeceğinden alternatif çözüm olarak davacının ortaklıktan çıkarılmasına dahi karar verilemez. Kaldı ki, bir an için davanın bu yönde kabulü gerektiği sonucuna varılsa da, bu durumda davalının şirket olduğu gözetilerek yargılama giderlerinin şirketten tahsiline karar verilmesi gerekirken müdürden tahsiline karar verilmesi de doğru değildir.

(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi,  2019/2234 E, 2019/4569 K, 18.06.2019 T)

Ortaklıktan Çıkmaya Katılma

Ortaklardan birinsin sözleşmeye dayanarak veya haklı nedenle şirketten çıkmasına, diğer ortakların katılma hakkı vardır. TTK 639. Madde düzenlemesine göre; ortaklardan birinin çıkma isteği veya çıkma davası açtığı, müdürler tarafından diğer ortaklara bildirilir. Diğer ortaklardan her biri, bildirimin yapılmasından itibaren bir ay içerisinde çıkmaya katılma hakkını kullanabilir. Ortaklıktan çıkma, şirket sözleşmesine dayanıyor ise, çıkmaya katılan ortak için de sözleşmede öngörülen haklı nedenler oluşmuş olmalıdır.

Ortaklıktan haklı nedenle çıkma davası açılmış ise, çıkmaya katılmak isteyen ortak da ancak açacağı dava ile çıkmaya katılma hakkını kullanabilir. Ortağın şirketten çıkarılması halinde, çıkmaya katılma hükümleri uygulanmaz.

ticaret ve şirketler hukuku
Mersin Avukatlık Bürosu

Ayrılma Akçesi

Ortak şirketten ayrıldığı takdirde, şirket ana sermaye payından ayrılma akçesini isteyebilir. Ayrılma akçesi, ayrılma tarihindeki esas sermaye gerçek değerine göre hesaplanır.

Şirket sözleşmesinde öngörülen ayrılma hakkı ile birlikte ayrılma akçesi konusu da kanundakinden farklı bir biçimde düzenlenebilir.

Somut olayda, davalı şirketin son bilançosuna göre yapılan varlık tespitine davalı şirketin ruhsat sahibi olduğu madenin rezerv değeri eklenmiş, rezervin değeri ise rödavans gelirine göre yapılan değerlendirmeyle rödavansçı dava dışı şirketle yapılan sözleşme hükümleri de gözetilerek görünür ve muhtemel cevher miktarının ocak başı satış fiyatı ve rödavans payı ile çarpılması suretiyle belirlenmiştir. Ancak ruhsatlı madenin şirket için mal varlığı değerinin tespiti gerekmekte olup varsayımsal maden rezervi esas alınarak ruhsat süresi, rezervin niteliği zenginliği, işletilmesinin mümkün olup olmadığı gibi hususlarda değerlendirme yapılmamıştır. Bu suretle, mahkemece, davalı şirketin gerçek mal varlığı değerinin tespiti bakımından şirket değerleme konusunda uzman bir bilirkişinin de içinde bulunduğu bilirkişi heyetinden rapor alınması, maden işletme ruhsatının değeri de belirlenerek, taraf beyanları ve tüm dosya kapsamına göre, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde davacının çıkma payının belirlenmesi gerekir.

(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi,  2018/648E, 2019/6161K, 3.10.2019T)

İlginizi çekebilir : Limited Şirket Nasıl Kurulur?

Şirketten Çıkarma

Ortalıktan çıkarma, ortağın iradesi dışında gerçekleşen bir ayrılma durumudur. TTK 640. Maddesinde ortaklıktan çıkarmanın iki şekli öngörülmüştür. Düzenlemeye göre; şirket sözleşmesinde bir ortağın genel kurul kararı ile ortaklıktan çıkarılabileceği sebepler belirlenebilir. Bu durumda, ortak genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabilir. Şirketten çıkarma kararı, çıkarılan ortağa noter kanalı ile bildirilir. Şirketten çıkarılan ortağın karara karşı iptal davası açma hakkı vardır. Ortak iptal davasını, bildirimin kendisine ulaşmasından itibaren üç ay içerisinde açmalıdır. Aksi halde dava açma hakkı düşer.

Ortaklıktan çıkarmanın bir diğer yolu ise mahkeme kararı ile çıkarmadır. Haklı nedenlerin varlığında, şirketin istemi üzerine ortaklıktan çıkarma mümkündür.

Ortaklıktan çıkarma davasında davacı, şirket tüzel kişiliğidir. Bu dava ortaklardan birisi tarafından açılamaz. Bu nedenle, ortaklıktan çıkarma davasının açılabilmesi için öncelikle bu yönde bir genel kurulu kararı bulunmalıdır. Şirket genel kurulu kararı, ortaklıktan çıkarma davasının ön şartıdır. Genel kurul kararı olmadan açılan şirketten çıkarma davası, usulden reddedilir.

Dava, 6102 Sayılı TTK’nın 636/3 maddesi kapsamında ortaklık ilişkisinin devamının mümkün olmadığı gerekçesiyle davalının ortaklıktan çıkarılması bu mümkün olmazsa haklı sebeple limitet şirketin feshi istemine ilişkindir.

Şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin davalarda husumetin feshi istenen şirkete yöneltilmesi gerekmekte olup bu tür davalarda ayrıca ortaklara husumet yöneltilmesi mümkün değildir ve bu hususun mahkemece re’sen nazara alınması gerekir. Ayrıca davacı, fesih talebi öncesinde davalının ortaklıktan çıkarılmasını talep etmiş ise de; 6102 Sayılı TTK’nın 640. maddesi uyarınca ortağın şirketten çıkarılmasına ilişkin davalarda öncelikle şirket genel kurulunda bu yönde karar alınması şartıyla aktif dava ehliyeti şirkete ait olup şirket ortaklarının bu tür davalarda aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Bu durumda, davalı şirket aleyhine açılan fesih ve tasfiyeye ilişkin davada, davalı ortağa husumet yöneltilemeyeceği, anılan davalı ortağın çıkarılmasına ilişkin davada ise yukarıda anılan kanuni düzenlemeler kapsamında davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı nazara alınarak eskisi gibi sadece davalı şirket yönünden açılan davada fesih ve tasfiyeye karar verilip davalı yönünden açılan davanın, yukarıda anılan her iki gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesince her iki davalı yönünden verilen davanın kabulüne dair karara karşı yapılan istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi,  2019/3746 E, 2020/2206 K, 02.03.2020 T)

Şirketler ve ticaret hukuku alanında hukuki danışma ve dava takibi için şirket avukatı olarak hizmet veren Mersin Avukat Ofisimize ulaşabilirsiniz. Hukuk büromuzda ayrıca ticaret hukukunda uzman arabulucu Reyhan K. Arslanbuğa tarafından bu alanda arabuluculuk hizmeti verilmektedir.

Mersin ticaret hukuku avukatı olarak tüm uzmanlık alanlarımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön