Mersin, İhsaniye Mh. 4903 Sk. No: 20 Kat: 1 D: 4 Akdeniz  
Gsm : 0532-601-48-61 / Tel: 0324-503-44-52

Zorunlu arabuluculuk

İş Davalarında Zorunlu Arabuluculuk

İş davalarında zorunlu arabuluculuk uygulaması, yeni İş Kanununda öngörülen bir düzenleme. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve buna paralel olarak çıkarılan Kanun Yönetmeliği ile Arabuluculuk, Türkiye hukuk sisteminde iradi bir alternatif çözüm yolu olarak girmişti. 

Sonrasında kabul edilen 7036 sy İş Mahkemeleri Kanunu ile, iş hukukundan doğan uyuşmazlıklarda, arabuluculuk yolu bir dava şartı haline gelmiştir. Buna göre, işçilik ücret ve tazminat alacaklarına ilişkin davaları açmadan önce arabuluculuk yoluna başvurmak bir zorunluluktur. Arabuluculuk süreci tüketilmeden açılan işe iade ile işçilik hak ve alacaklarına ilişkin davalar, dava şartı yokluğundan, usulden reddedilir. 

İş hukuku uyuşmazlıklarında, iş kazası davaları ve hizmet tespit davaları için ise arabulucuya başvuru zorunluluğu öngörülmemiştir. İş kazası tazminat ve sigortalılığın tespiti davalarında arabulucuya başvurmadan doğrudan iş davası açılabilir. 

Bu yazı, yeni iş kanunu değişiklikleri henüz tasarı halindeyken yazılmış olup, tasarının incelenmesi niteliğindedir. Tasarının yasalaştıktan sonraki hali; yani 7036 sy İş Mahkemeleri Kanunu’ ndaki arabuluculuk düzenlemeleri hakkında bilgi için İş Mahkemelerinde Dava Şartı Olarak Arabuluculuk / Yeni İş Kanunu Düzenlemesi başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Tasarının 3. maddesi;

“Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi alacağı ile işe iade talebiyle açılacak davalarda, dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunludur” şeklindedir.

Madde metnine göre dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması zorunlu olan davalar;

  • Kanundan, bireysel iş sözleşmesinden veya toplu iş sözleşmesinden doğan işçilik hak ve alacakları davaları
  • İşe iade talebiyle açılacak davalar olarak sayılmıştır.

Kanundan doğan işçilik hak ve alacaklarının başında ücret, fazla mesai ücreti, kıdem ve ihbar tazminatı, genel hafta tatili ve yıllık ücretli izin alacakları davaları gelmektedir. Tasarının kanunlaşması halinde bu alacaklar için dava açmadan önce arabuluculuk sürecinin işletilmesi zorunlu hale gelecektir.

Yine bireysel veya toplu iş sözleşmesiyle belirlenmiş bir hakka dayanan işçilik alacağı davaları için de arabuluculuğun zorunlu olması öngörülmüştür.

Dava Şartı Olarak Arabuluculuk 

Tasarı metninde açıkça belirtildiği üzere işe iade davalarının açılmasından önce de arabuluculuk çözüm yoluna başvurulması bir dava şartı olarak düzenlenmektedir.

Tasarıda sayılan bu davaların arabuluculuk yoluna başvurulmadan açılması halinde ise Hukuk Muhakemesi Kanunu 115. maddesinin 1. ve 2. fıkralarının uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’ nın atıfta bulunulan bu maddesi, dava şartlarını düzenlemektedir.

Dava şartı, açılan bir davanın usulen görülebilmesi ve tahkikat aşamasına geçilebilmesi için zorunlu olan şartları ifade eder. Bu şartların var olup olmadığı mahkemece kendiliğinden dava başında, tahkikat aşamasına geçilmeden önce incelenir. Taraflar da yargılamanın her aşamasında dava şartlarından birisinin eksik olduğunu ileri sürebilir.

İşte, İş Kanunu tasarısına göre iş davalarında arabulucuya başvuru, dava şartlarından birisi haline gelecek ve bu şart tamamlanmadan mahkemece tahkikat aşamasına geçilemeyecektir.

Tasarının yasalaşmasından sonra, belirtilen iş davalarının arabuluculuk süreci işletilmeden açılması halinde uygulanacak prosedür için HMK 115/2. maddesine bakmak gerekir.

HMK m. 115/2 “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.”

HMK düzenlemesi gereğince, tasarıda belirtilen iş davalarının arabulucuya başvurmadan açılması halinde mahkemece tahkikat aşamasına geçilmeyecek, taraflara bu eksikliğin giderilmesi, yani arabuluculuk sürecinin başlatılması ve tamamlanması için kesin bir süre verecektir. Taraflar verilen kesin süre içerisinde bu eksikliği tamamlamaz ve arabuluculuk sürecini işletmezse dava usulden reddedilecektir.

Bu noktada şunu da belirtmek gerekir ki, arabuluculuk sürecini işletmenin anlamı, uyuşmazlığın mutlaka arabuluculuk yoluyla çözüme kavuşturulması anlamına gelmemektedir. Arabuluculuk süreci başladıktan sonra bu sürecin çeşitli nedenlerle başarısızlıkla sonuçlanması da mümkündür. 

Tasarıya göre zorunlu olan arabuluculuk yoluyla bir anlaşmaya varılması değil, ancak dava aşamasından önce bu alternatif çözüm yolunun denenmesidir. Bununla birlikte bu yolun, sırf dava şartını tamamlamak için etkisiz bir biçimde, şeklen yerine getirilmesi de tasarının ve arabuluculuk kurumunun amacına aykırı olacağından, tasarıda bu sürecin usulü ile ilgili de bazı düzenlemeler yapılmıştır.

Arabulucuya Başvuru Ne Şekilde ve Nerede Yapılacaktır?

İş Kanunu Tasarısına göre;

“Başvuru karşı tarafın, karşı taraf birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu tarafından görevlendirilen sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğüne yapılır.”

Tasarıda Arabulucuya nerede başvurulacağı konusu, HMK’ nın mahkemelerin genel yetki kuralına paralel olarak düzenlenmiştir. Bu durumda, uyuşmazlık için yetkili olan mahkemenin bulunduğu yerdeki arabuluculuk bürosuna başvuru yapmak gerekecektir.

Arabulucuya başvuru ve arabuluculuk sürecinin işlemesi ile ilgili usul ise 6325 sy Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu (HUAK) ile düzenlenmiştir.

Zorunlu Arabuluculuk Süreci Ne Kadar Sürecektir?

İş Kanunu Tasarısına göre, görevlendirilen arabulucu, yapılan başvuruyu, görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içerisinde sonuçlandırmak zorundadır. Bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilecektir.

Arabuluculuk Sürecinin Zaman aşımı ve Hak Düşürücü Sürelere Etkisi

İş Kanunu Tasarısında, HUAK düzenlemesine paralel olarak, arabuluculuk sürecinin hak düşürücü süre ve zamanaşımı sürelerini durduracağı öngörülmüştür.

Madde 3/9; “Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından, son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez. “

Arabuluculuk Ücretini Kim Karşılar?

İş Kanunu Tasarısında, temel olarak arabuluculuk ücretinin yargılama giderleri olarak sayılacağı öngörülmüştür. Hangi hallerde arabuluculuk ücretinin nasıl karşılanacağı ise şu şekillerde düzenlenmiştir;

“Tarafların arabulucu huzurunda anlaşmaları halinde, arabuluculuk ücreti, …. aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır.”

Tarafların arabuluculuk yolu ile anlaşmaları halinde, arabuluculuk ücreti taraflarca eşit olarak paylaşılacaktır. Ancak taraflar bunun aksini de öngörebilir. Yani taraflar yaptıkları anlaşma ile arabuluculuk ücretini taraflardan birisinin ödemesini de kararlaştırabilecekleri gibi, eşit değil farklı oranlarda ödemeye katılma konusunda da anlaşabilirler.

“Tarafların arabulucu huzurunda anlaşamaması halinde ise, arabuluculuk görüşmelerinin ilk iki saatlik bölümü Hazineden, iki saati aşan kısmı ise aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde, ……karşılanır.”

Ancak bu durumda hazinece karşılanan kısım yargılama giderlerinden sayılır. Bunun anlamı da şudur ki, bu gider yargılama sonunda davayı kaybeden tarafa yüklenir, ya da davanın kabul – ret oranına göre taraflar arasında paylaştırılır.

“Geçerli bir mazeret göstermeksizin arabuluculuk görüşmelerine katılmayan taraf son tutanakta belirtilir ve davada lehine karar verilmiş olsa bile, yargılama giderinin tamamını ödemeye mahkum edilir.”

Tasarı, bu hükümle, arabuluculuk sürecine katılmayarak bu sürecin etkin şekilde işletilmesini engelleyen tarafa bir yaptırım öngörmüş olmaktır. HMK hükümlerine göre yargılama giderleri esasen davayı kaybeden tarafa yüklenirken, bu düzenlemede, arabuluculuk görüşmelerine mazeretsiz olarak katılmayan tarafın davayı kazansa dahi sadece arabuluculuk ücreti değil, tüm yargılama giderlerinden sorumlu olacağı öngörülmüştür.

Tasarıda, arabuluculuk ücreti ile ilgili düzenlemede son olarak adli yardım kurumuna başvurulabileceği de belirtilmiştir. Buna göre;

“Arabuluculuk ücretini karşılamak için adli yardıma ihtiyaç duyan taraf, arabuluculuk bürosunun bulunduğu yerdeki sulh hukuk hakiminin kararıyla adli yardımdan yararlanabilir.”

HMK 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan adli yardım hükümlerine göre, maddi durumu yargılama giderlerini karşılamaya elverişsiz olan kişilerin yargılama giderlerinden muaf tutulabilecektir.

Mersin iş hukuku avukatı ve arabulucu desteği için büromuzu arayabilir, diğer uzman avukatlık alanlarımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön