Mersin, İhsaniye Mh. 4903 Sk. No: 20 Kat: 1 D: 4 Akdeniz  
Gsm : 0532-601-48-61 / Tel: 0324-503-44-52

Yurtdışı boşanma davaları

Tanıma ve Tenfiz

Yabancı Ülke Mahkeme Kararlarının Tanınması ve Tenfizi

Tanıma ve tenfiz, Yabancı ülkede verilmiş olan mahkeme kararının Türkiye’de hüküm ifade edebilmesi ve uygulanabilmesi için yapılması gereken işlemlerdir. Bunun dağlanması için Türkiye’de görevli ve yetkili mahkemede tanıma ve tenfiz davası açılması gerekir. Tanıma ve tenfiz, Millelerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK) hükümlerine göre yapılır.

AvukatReyhan KAYIŞLI ARSLANBUĞA
Telefon0324 503 44 52 – 0532 601 48 61
Türkiye Barolar Birliği SicilTBB : 64285 Sicil – Mersin Barosu: 4264 Sicil
Adresİhsaniye Mh. 4903 Sk. No: 20 Güneş Plaza Kat: 1 D: 4 Akdeniz / MERSİN
Tanıma Tenfiz Avukatı Bilgileri

Tanıma;

yabancı ülkede verilmiş olan bir mahkeme kararının kesin hüküm olarak tanınması demektir. Tanınan yabancı ülke mahkeme kararı, Türkiye mahkemeleri nezdinde kesin delil niteliğine sahip olmaktadır.

Tenfiz;

bir yabancı ülke mahkeme kararının Türkiye’de icra edilebilmesini sağlamak için başvurulan bir yoldur. Sadece tanınmış olan bir yabancı ülke mahkeme kararı, Türkiye’de icra edilebilirlik niteliği kazanamaz. Bunun için bu kararın tenfizi gerekir. Tenfiz, tanıma işlemini de kapsayan, ancak onun ötesinde yabancı ülke mahkeme kararını Türkiye mahkemelerince verilmiş bir karar niteliğine kavuşturan ve onun icrasını sağlayan bir işlemdir.

Tenfiz MÖHUK 50. Maddede “(1) Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. (2) Yabancı mahkemelerin ceza ilamlarında yer alan kişisel haklarla ilgili hükümler hakkında da tenfiz kararı istenebilir” şeklinde düzenlenmiştir. Tanıma için de aynı düzenleme geçerlidir.

MÖHUK 50 ve devamı maddelerinden anlaşılabileceği gibi bir yabancı ülke kararının tanınması ve tenfizi için bazı şartları haiz olması gerekir.

Yurtdışı Boşanma ve Tanıma İşlemlerinde Avukat Desteği için

Tanıma ve Tenfizin Şartları

1- Kesinleşmiş bir hukuk davası kararı olmalıdır:

Öncelikle tanıma veya tenfizi istenen yabancı ülke mahkeme kararı hukuk davalarına ilişkin olmalıdır. Yabancı ülkede verilmiş bir ceza kararının tanınması veya tenfizi mümkün değildir. Ancak ceza kararında yer alan kişisel haklara ilişkin hükümlerin tenfizi istenebilir.

Tenfizi istenen karar, verildiği ülkenin kanunlarına göre kesinleşmiş olmalıdır.

Uluslararası Hukuk Avukatı
Tanıma ve Tenfiz Davası

2- Karşılıklılık esası:

Hükmü veren mahkemenin bağlı olduğu devlet ile Türkiye arasında karşılıklı olarak birbirlerinin mahkeme kararlarını tanıyacaklarına dair yapılmış bir anlaşma ya da o devletin kanunlarında Türkiye’de verilmiş olan mahkeme kararlarının tanınmasına olanak veren bir düzenleme olmalıdır. (MÖHUK m.54/a) Görüldüğü gibi Türkiye tenfiz kararının verilebilmesini karşılıklılık esasına dayandırmıştır. Ancak tanıma kararı için bu şart aranmaz. MÖHUK m. 58/1. “Tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz” şeklindedir.

Uygulamada tenfizi istenen mahkeme kararının, o yer yetkili makamlarınca Apostille* şerhini ihtiva etmesi aranmaktadır. Bu şerh, iki ülke arasında karşılıklılık esasına dayalı bir anlaşmanın varlığını gösteren bir işlemdir.

3- Karar Türkiye mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olmalıdır:

Türkiye kanunlarına göre bir takım hususlarda karar verme yetkisi münhasıran Türkiye mahkemelerine verilmiştir. Bunun en klasik örneği Hukuk Usulü Mahkemeleri Kanununun 13. Maddesinde düzenlenmiş olan Türkiye’deki gayrı menkullerle ilgili kararlardır. Türkiye’de bulunan gayrı menkullerle ilgili davalar ancak Türkiye’deki mahkemeler tarafından görülüp sonuca bağlanabilir. Böyle bir konuda yabancı bir mahkemenin verdiği kararın Türkiye’de tanınması ve tenfizi mümkün değildir. Boşanma ve aile hukukuna ilişkin davalarda ise Türkiye kanunlarına göre böyle bir münhasır yetki öngörülmemiştir. Bu nedenle bu konularda verilen yabancı ülke mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi olanaklıdır.

4- Kararın kamu düzenine açıkça aykırı olmaması gerekir:

Tanınması – tenfizi istenen yabancı ülke mahkeme kararı kamu düzenine aykırı olmamalıdır. Bu şart daha çok kararı tanımaya – tenfize yetkili mahkemenin takdir yetkisine bağlı olmakla birlikte yerleşmiş bazı Yargıtay kararları bu konuda yol gösterici olmaktadır. 

“Türk Hukukunun emredici hükümlerinin dikkate alınmaması veya yanlış uygulanması tek başına mahkeme kararının tanınması veya tenfizini engelleyici bir sebep olarak görülemez. Türk kamu düzeni, Türk Hukuk düzeninin temelini teşkil eden ve kendisinden vazgeçilemeyecek değerlerinin korunması için sadece kamu düzenine aykırılığı aşikar olan olaylara münhasır olduğunun kabulü gerekir.”

(Yargıtay 2. HD. 2004/10683 E; 2004/13120 K, 04.11.2004 T)

“Dosyada mevcut nüfus kayıt örneklerinden, davalılardan Hulusi Işıtan’ın 01.01.1963, Hediye Işıtan’ın 01.07.1963 doğumlu oldukları, 03.09.1980 doğumlu olan evlat edinilen davacı Serkan Acar ile aralarındaki yaş farkının onsekiz yıldan az olduğu, ayrıca evlat edinenlerin Ömer Onur, Öznur ve Gökay adlı çocuklarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, tenfizi istenilen yabancı mahkeme kararının Türk Medeni Kanununun 308. ve 313. maddesindeki şartları taşımadığından Türk kamu düzenine aykırı olduğu hususu dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır” 

(Yargıtay 2. HD. 2004/9169 E; 2004/10282 K, 20.09.2004 T)

Yabancı Mahkeme Kararları
Yurtdışı Mahkeme Kararının Tanınması

5- Aleyhine tenfiz istenenin savunma hakkı kullandırılmış olmalıdır:

MÖHUK m. 54/ç; “O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması” şeklindedir.

Buna göre tanıma – tenfiz davasının davalısı, hükmü veren mahkemenin bağlı olduğu devletin kanunları uyarınca; bu ülkede yapılan yargılamada usulüne uygun şekilde mahkemeye çağrılmış ve savunmasını yapmasına olanak sağlanmış olmalıdır. Burada dikkat edilmesi gereken iki husus vardır. Birincisi, savunma hakkının kullandırılıp kullandırılmadığı Türkiye kanunlarına göre değil; hükmü vermiş olan mahkemenin bağlı olduğu kanunlara göre incelenecektir.

İkincisi, bu husus, mahkemenin resen dikkate alacağı bir husus olmayıp aleyhine tenfiz istenenin itirazına bağlıdır. Yani tenfizde yetkili mahkeme, savunma hakkının kullandırılıp kullandırılmadığını ancak bu konuda bir itiraz olması durumunda inceleyecektir.

İlginizi Çekebilir: Avusturya Boşanma Kararının Türkiye’de Tanınması

*Apostille Şerhi:

Apostille Şerhi, bir belgenin, o ülke resmi makamları tarafından düzenlenmiş olduğunu gösteren ve diğer ülkelerde de yasal olarak geçerli kabul edilmesini sağlayan bir tasdik işlemidir. Bu şerh, resmi belgenin düzenlendiği ülke tarafından verilir. Bu işlem oldukça basit bir işlem olup, tasdik edilmek istenen resmi belgeye, şerhi vermeye yetkili makam tarafından bir damga vurulması veya etiket yapıştırılmasından ibarettir. Apostille Şerhi, Yabancı Resmî Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması yönünde imzalanan uluslararası Lahey Sözleşmesinde düzenlenmiş ve dolayısıyla bu sözleşmeye taraf olan ülkeler arasında hüküm ifade eden bir işlemdir. Sözleşmeye taraf olan ülkeler, Apostille Şerhini vermeye yetkili makamını kendisi belirler.

Bkz. Apostille Şerhi Nedir? Nasıl ve Nereden Alınır?

Türkiye’de düzenlenmiş bir belgenin yurt dışında geçerli olabilmesi için Apostille şerhini vermeye yetkili Türkiye Makamları; idari belgeler için valilikler, adli belgeler için ise ağır ceza mahkemesi ve kuruluşu olan merkezlerdeki adli yargı adalet komisyonu başkanlıklarıdır.

Tanıma ve Tenfiz Davasında Yetkili Mahkeme

Tanıma ve tenfiz davalarında basit yargılama usulü uygulanır. Yetkili mahkeme MÖHUK m.51/2’de “Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye’deki yerleşim yeri, yoksa sakin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye’de yerleşim yeri veya sakin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir” şeklinde düzenlenmiştir.

Bu davalarda mahkemenin yetkisinin kamu düzenine ilişkin olup olmadığı; yani mahkemece resen dikkate alınıp alınmayacağı konusunda iki farklı yaklaşım vardır. Yargıtay 2. H.D. 1999/5637 E, 1999/7292 K, 24.6.1999 T. kararı;

“Dava, yabancı mahkemeden verilen nafakaya ilişkin ilamın tanınması ve tenfizine ilişkindir. Bu davalar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye’deki ikametgahı mahkemesinde açılabilir. Buradaki yetki kamu düzeni ile ilgilidir ve kesindir” şeklinde iken, yine aynı dairenin 2007/7851 E, 2008/7080 K, 15.5.2008 T. kararı “Yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizine ilişkin davalarda basit yargılama usulü hükümleri uygulanır. Bu nedenle ilk oturuma kadar yetki itirazı yapılabilir” şeklindedir. 

(Yargıtay 2. H.D. 1999/5637 E, 1999/7292 K, 24.6.1999 T.)

Ancak son zamanlarda Yargıtayın verdiği kararlar çoğunlukla bu davalarda basit yargılama usulü geçerli olduğundan buradaki yetkinin kamu düzeninden olmadığı; yani ancak taraflardan birisinin süresi içerisinde yetki itirazında bulunması halinde dikkate alınması gerektiği yönündedir.

Davalı vekil yetkisizlik itirazını 28.12.1995 tarihli celsede ileri sürdüğüne göre yetkisizlik itirazı süresinden sonradır. Bu bakımdan davalının yetkiye yönelik temyiz itirazı yerinde görülmediğinden reddi gerekmiştir.

(Yargıtay 2. H.D. 1996/4304 E, 1996/6944 K, 20.06.1996 T.)

(Yargıtay 2. H.D. 2007/7851E, 2008/7080K, 15.5.2008 T.)

5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanunun 55. maddesi gereğince tanıma ve tenfiz davaları basit yargılama usulü hükümlerine göre incelenerek karara bağlanır. Basit yargılama usulünde ilk oturuma kadar yetki itirazında bulunulması halinde yetki itirazı süresindedir. Mahkemece davalının yetki ilk itirazının süresinde olduğu kabul edilerek yetki itirazı hadise şeklinde incelenip sonucuna göre karar vermek gerekirken davalının yetki itirazının süresinde olmadığından bahisle ret edilip işin esasının incelenmesi doğru olmamıştır. 

(Yargıtay 2. H.D. 2007/7851E, 2008/7080K, 15.5.2008 T.)
Tanıma ve Tenfiz
Uluslararası Hukuk Avukatı

Tanıma ve Tenfiz Davasını Kimler Açabilir? 

Kararın tanınması ve tenfizinde hukuki yararı bulunan herkesin dava hakkı vardır. Bunun için tarafların Türk vatandaşı olması şart değildir. Her iki taraf da yabancı devlet vatandaşı olabilir.

Yabancı mahkeme ilamının tanınması veya tenfizine karar verilebilmesi için ilamın taraflarının veya en azından birinin Türk vatandaşı olmasına gerek bulunmamaktadır. Taraflar Türk olmasalar bile hukuki menfaatlerinin bulunması koşuluyla yabancı ilamın tenfizini veya tanınmasını isteyebilirler.

(Yargıtay 2 H.D. 2008/9629 E, 2008/9345 K, 25.6.2008 T)

(Yargıtay 2 H.D. 2008/9629 E, 2008/9345 K, 25.6.2008 T)

Tenfizine karar verilen yabancı mahkeme hükmü Türkiye mahkemelerinde verilen ilamlar gibi icra olunur. (MÖHUK m.57/1) Tenfiz kararının (dolayısıyla tenfiz edilen yabancı ülke mahkeme kararının) uygulanabilmesi için kesinleşmesi gerekir. Temyiz icrayı durdurur.

Tanıma Tenfiz Hakkında Sorular

Tanıma nedir?

Tanıma, yabancı mahkeme kararının, Türkiye’de kesin hüküm ifade etmesini sağlayan işlemdir. Tanıma sonucunda, yabancı ülke mahkeme kararı, Türkiye mahkemelerince verilmiş bir karar gibi işlem görür. Tanınan karara konu uyuşmazlık hakkında Türkiye’de yeniden dava açılamaz.

Tenfiz nedir?

Tenfiz, yurtdışında verilen bir mahkeme kararının Türkiye’de icra edilebilmesine olanak sağlayan işlemdir. Alacak, tazminat, nafaka veya velayet gibi konulara ilişkin yabancı mahkeme kararlarının icraya konabilmesi için tanıma yeterli olmayıp kararın tenfizi gerekir. Tenfiz ancak dava yoluyla mümkündür.

Uluslararası dava avukatı ne tür konularda hukuki yardım sunar?

Uluslararası hukuk ve dava avukatı, yurtdışı boşanma ve diğer yabancı ülke mahkeme kararlarının tanıma ve tenfiz işlemlerinde hukuki yardım sunar. Bununla birlikte yurtdışı bağlantılı boşanma davaları, uluslararası velayet ve çocuk iadesi davası, yurtdışı vesayet kararının Türkiye’de uygulanması gibi konular da uluslararası hukuk avukatı çalışma alanlarına dahildir.

Uluslararası hukuk avukatının davadaki önemi nedir?

Uluslararası hukuk avukatı;
Eşlerden birisinin yurtdışında bulunduğu boşanma davalarında yurtdışı tebligat işlemleri,
Eşlerin Türkiye’ye gelememesi durumunda tek celsede boşanmanın sağlanması,
Lahey Sözleşmesi uyarınca çocuk iadesi davalarında diplomatik işlemler ve dava takibi,
Uluslararası evlat edinme işlemleri gibi konularda büyük önem taşır. Bu türlü dava ve işlemlerde, uluslararası hukuk ve usul bilgisinin yanı sıra bu alanda tecrübe davanın seyrini etkileyen faktörlerdendir.

Yabancı ülke mahkeme kararların tanınması ve tenfizi, uluslararası velayet, çocuk kaçırma ve çocuk iadesi gibi uluslararası hukuk davaları hakkında uluslararası hukuk ve tanıma ve tenfiz avukatı olarak hizmet veren avukatlık büromuza ulaşabilirsiniz.

Mersin Uluslararası Hukuk Avukatı: Reyhan Kayışlı Arslanbuğa

Tel :  0324 503 44 52 – Gsm: 05326014861

Adres: İhsaniye Mh. 4903 Sk. No: 20 Güneş Plaza Kat: 3 D: 20 Akdeniz /MERSİN

Yurtdışında verilen boşanma kararlarının Türkiye’de geçerli olabilmesi ve Türk vatandaşlarının nüfus kayıtlarına işlenebilmesi için yapılması gereken tanıma işlemler hakkında Yurtdışı Boşanma Kararının Nüfusa Tescili başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Tanıma ve Tenfiz” hakkında 2 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön