Mersin, İhsaniye Mh. 4903 Sk. No: 20 Kat: 1 D: 4 Akdeniz  
Gsm : 0532-601-48-61 / Tel: 0324-503-44-52

Kısıtlama kararının tanınması ve tenfizi

Yurtdışında Verilen Kısıtlama Kararının Türkiye’de Tanınması

Yabancı Ülke Vasi Atama Kararları

Yurtdışında verilen, kısıtlama ve kişinin vesayet altına alınmasına dair kararların Türkiye’de tanınmasının mümkün olup olmayacağı konusu uygulamada tartışma konusu olmuştur.

Yabancı ülkede verilmiş olan özel hukuka ilişkin mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Hukuk Usulü Kanunu (MÖHUK) hükümlerine göre gerçekleşmektedir.

Yakın zamana kadar verilmiş olan Yargıtay kararlarında, yurtdışında verilen kısıtlama kararlarının Türkiye’de tanınmasına imkan olmadığı görüşü hakimdi. Bu görüş, o dönem yürürlükte olan 2675 sayılı kanun hükümlerine dayandırılmıştır. Kısıtlama kararının kamu düzenini ilgilendiren bir konu olduğundan bahisle Türkiye mahkemelerinin münhasır yetkisine girdiği kabul edilmekte idi.

5718 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden bir süre sonra ise Yargıtay görüş değiştirmiştir. Uluslararası sözleşmelere de atıf yapılarak yabancı ülke vesayet kararlarının Türkiye’de tanınması ve uygulanmasının mümkün olduğu sonucuna varılmıştır.

Yabancı  Mahkeme Kısıtlama Kararının Tanınması İle İlgili Yargıtay Kararları

“2675 sayılı Kanun’un yürürlükten kaldırıldığı gözetildiğinde; dava tarihi itibariyle uygulanacak Kanunun 2675 sayılı Kanun değil, 5718 sayılı Kanun olduğu; bu yoldaki uygulamanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile benimsenen, kişilerin yararının gözetilmesi ve her şeyden üstün tutulması ilkesine de uygun düştüğü, ayrıca 1905 tarihli kısıtlamaya ve benzer tedbirlere ilişkin La Haye Sözleşmesinin 3 ve 7. maddelerine göre, kural olarak Milli Hukukun ve Milli Devlet Mahkemelerinin yetkili olmasına karşın, kısıtlanacak şahsın bulunduğu yer (örneğimizde Almanya) makamları da ilgilinin milli hukukuna (örneğimizde Türk Hukuku) veya bulunma yeri hukukuna (Alman Hukuku) göre kısıtlama kararı alabilecekleri benimsenmiştir.

Öte yandan; Yerel Mahkeme direnme kararına dayanak yaptığı ve gerekçesine aldığı iki ayrı Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararı, dava tarihinden çok önce yürürlükten kaldırılan 2675 sayılı Kanun’a göre inceleme yapıldığından somut olay açısından emsal karar olma özelliği bulunmamaktadır.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/1628 E, 2015/894 K)

Karar içeriğinden, kısıtlının Alman Medeni Kanunu uyarınca kısıtlandığı ve kısıtlanma nedeninin Türk Medeni Kanununun 405. maddesine de uyar nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar; kısıtlıya milli hukuk uygulanmamış ise de, bu hususu tenfiz ve tanıma engeli olarak düzenleyen 2675 Sayılı Kanunun 38/e maddesi, 5718 Sayılı Kanunda yer almamaktadır. Açıklanan tüm bu nedenlerle kısıtlama kararının tanınmasına ilişkin davanın kabulü gerekirken, yerinde bulunmayan gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir.”

(Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2015/6194 E, 2016/ 559 K)

Yargıtay Kararları

“Türk Medeni Kanununun 404 ila 410. maddeleri arasında düzenlenen küçüklük, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı, savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim, özgürlüğü bağlayıcı ceza, yaşlılık, sakatlık, deneyimsizlik ile ağır hastalık hallerinin kısıtlama nedeni olup olmadığı, yapılacak yargılama sonucunda belirleneceğinden, bu duruma düşen bir kişinin milli hukukunun uygulama alanı olan ülkesine getirilmek zorunda bırakılması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde yer alan adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkını ciddi biçimde engelleyecek bir uygulamadır. Ayrıca 5718 sayılı Yasada da vesayet ile ilgili özel ve ayrık bir hüküm zaten yer almamaktadır.”  (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2013 / 16314 E, 2014 / 5145 K, 20.03.2014 tarih)

“1905 tarihli “Kısıtlamaya ve Benzer Tedbirlere İlişkin La Haye Sözleşmesi“nin 3. ve 7. maddelerine göre; kural olarak milli hukukun ve milli Devlet mahkemelerinin yetkili olmasına karşın hacir altına alınacak şahsın bulunduğu yer (Almanya) makamları da, ilgilinin milli hukukuna (Türk Hukukuna) veya bulunma yeri hukukuna (Alman Hukukuna) göre hacir kararı alabilecekleri öngörülmüştür. Açıklanan tüm bu nedenlerle dava, kısıtlama kararının tanınmasına ilişkin olduğuna göre davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir.” (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2012/ 12365 E, 2013/483 K)

Yurtdışı Vesayet Kararının Tanınmasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Yurtdışında verilmiş olan kısıtlama kararının Türkiye’de tanınmasında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleridir. Davanın, kısıtlının Türkiye’deki yerleşim yerinde, Türkiye’de yerleşim yeri mevcut değilse nüfus kaydının bulunduğu yerde veya İstanbul, Ankara, İzmir mahkemelerinden birisinde açılması gerekir.

Kısıtlama kararı yurtdışında hasımsız olarak görülmüş ve karara bağlanmış ise Türkiye’de tanıma davası hasımsız olarak açılacaktır. Ancak yabancı ülke mahkemesinde vasilik davası hasımlı olarak görülmüşse, Türkiye’de de davayı aynı hasma yöneltmek gerekir.

Yabancı Ülke Kısıtlama Kararının Tanınmasının Sonuçları ve Sonrasında Yapılacak İşlemler

Medeni Kanunun hükümlerine göre, Türkiye’de vesayet makamı sulh hukuk hakimlikleridir. Kısıtlı adayının yurtdışında verilmiş bir karara dayanmaksızın ilk defa vesayet altına alınması taleplerinin sulh hakimliğine yapılması gerekir. Daha sonra kısıtlı hakkında yapılacak işlemler, sulh hukuk hakimliğinin ilgili dosyası üzerinden yürüyecektir.

Yurtdışı vesayet kararının asliye hukuk mahkemesince tanınmasından sonra ise asliye hukuk mahkemesinin vesayet makamı yerine geçmesi mümkün değildir.  Asliye hukuk mahkemesi sadece tanıma kararını vermekle yükümlüdür. Tanımadan sonra yapılması gereken işlemler yine bir Yargıtay kararı ile belirtilmiştir.

Tanıma taleplerinde yetkili mahkeme, 5718 sayılı yasanın 40 ve 41. maddelerine göre belirlenecektir. Türk Medeni Kanununda, vesayet durumunu öğrenen kişilere ve kurumlara, durumu vesayet makamına ihbar yükümlülüğü getirildiğinden, gerek tanıma kararı veren mahkemenin gerekse ilgili şahsın ihbarıyla vesayet makamı olaya el koyacak, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 9/r ve 30. maddeleri uyarınca vesayet ad kaydı yapılarak vesayet makamınca takip ve denetim sağlanacaktır. Bir başka ifade ile bu konuda yabancı mahkeme tarafından verilen karar Türk mahkemelerinden verilmiş bir karar gibi işlem görecektir.

( Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2013 / 16314 E, 2014 / 5145 K, 20.03.2014 tarih)

Yargıtay kararına göre yabancı ülkede verilmiş vesayet kararının tanınması ile karar Türkiye mahkemelerince verilmiş gibi işlem görecektir. Kararın tanınmasından sonra, tanıma kararını veren asliye hukuk mahkemesi veya herhangi bir ilgilinin ihbarı ile vesayet makamı olan yetkili sulh hukuk hakimliğinde vesayetin takibi için bir dosya açılacaktır. Bu dosyada yeniden vasi atanması için bir işlem yapılmayacak, vesayetin takibi ile ilgili tüm talep ve işlemler bu dosya üzerinden yürütülecektir.

Türkiye’de kısıtlanma, vesayet altına alınma, vasi atanması dava ve usulü ile ilgili Vesayet ve Kısıtlanma başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Yurtdışında verilen kısıtlanma kararı Türkiye’de geçerli olur mu?

Yurtdışında verilen kısıtlanma kararı, tanıma işlemlerinin yapılmasından sonra Türkiye’de de geçerli olur.

Yabancı mahkeme vasi kararı tanıma işlemi nasıl yapılır?

Yabancı mahkemelerce verilen vasi kararının Türkiye’de tanınması dava yoluyla mümkündür. Vesayet kararının tanınmasından sonra yetkili Sulh Hukuk Hakimliğinde vesayet dosyası açılır ve Sulh Hakimliği vesayet makamı olarak vasinin işlemlerini denetler.

Yurtdışı vesayet kararının tanınmasında görevli mahkeme hangisidir?

Yurtdışı vesayet kararının tanınmasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Asliye hukuk mahkemesinde tanımanın sağlanmasından sonra yetkili Sulh Hukuk Hakimliğinde vesayet dosyasının açılması gerekir.

Türkiye’de tanıma tenfiz ve uluslararası hukuk avukatı desteği için hukuk ofisimize ulaşabilirsiniz.

Türkiye genelinde tüm avukatlık çalışma  alanlarımıza buradan ulaşabilirsiniz:

Yurtdışında Verilen Kısıtlama Kararının Türkiye’de Tanınması” hakkında 7 yorum

  1. Babam için Almanya’da sağlık durumundan dolayı kısıtlama kararı aldık. Burada tüm hastane raporları incelenmişti. Babamın Türkiye’de de malvarlığıdı bulunduğundan kararın Türkiye’de de geçerli olmasını istiyoruz. Bazı yargitay kararlarında vasilik kararının tanınmasının mümkün olmadığını okudum. Şimdi bu kararın Türkiye’de geçerli olabilmesi için ne yapmamız gerekiyor? Türkiye’de tekrar dava açıp babamı oraya getirerek doktor raporu almamız mı gerekiyor? Cevabınız için teşekkür ederim.

    1. Merhaba, yurtdışında verilmiş olan kısıtlama kararının Türkiye’de tanınması için, yetkili asliye hukuk mahkemesine tanıma davası açılması gerekiyor. Yeni Yargıtay kararları uyarınca, mahkemece tekrar bir sağlık durumu incelemesi ve vasi adayı bulunması işlemlerine girişmeksizin vasilik kararının tanınmasına karar verilmesi gerekiyor. Tanıma kararından sonra kısıtlama kararı Türkiye’de verilmiş gibi hüküm doğuracaktır. Karar nüfus kaydına işlenerek, Türkiye’de yetkili sulh hukuk hakimliğine bildirilecek ve vasilik kaydı ile işlemlerinin tutulması için burada bir dosya açılacaktır. Bunun için babanızın Türkiye’ye getirilmesine ve buradan sağlık raporu alınmasına gerek bulunmamaktadır.

  2. Merhabalar,
    Öncelikle hazırladığınız faydalı bilgi sayfaları için çok teşekkür etmek istiyorum.
    Benim söyle bir sorum var. Yurtdışındaki sosyal servisler evlilik dişi doğan çocuğu bakıma alıyor, baba için tanıma kararı çıkarıyorlar ve çocuğu Türkiye’deki akrabaların yanına yerleştirmek istiyorlar. Fakat çocuk Türk nüfusuna kayıtlı değil, yani Türk vatandaşı değil. Anne de Türkiye’ye yollanmasını istemiyor, yani muvafakatname vermeyecek.
    Bu sefer de Sosyal Servis yabancı anneyi kendi ülkesindeki mahkemede kısıtlı ilan ettirmek istiyor. Anne kısıtlı olursa onun muvafakati olmadan annenin kısıtlılık kararı ve babanın başvurusu ile çocuğu Türk nüfusuna kaydetmek niyetleri.
    Ben çok aradım ama örnek bir karar göremedim. Sizin fikrinizi sormak istedim. Türk mahkemesi yabancı mahkemenin yabancı anne hakkında verdiği kısıtlılık kararını tanır mı?

      1. Merhaba size birşey sormak istiyorum mesela vesayet altındaki kısıtlı bir kişi yurt dışına çıksa yurt dışında vesayet yada kısıtlılık kaydı gözükür mü ve türkiyede vesayet ve kısıtlılık yapılınca aynı anda yurt dışındada otomatik yapılmış olur mu

        1. Vesayet kaydı nüfus kaydında görünür. Nüfus kaydıyla bağlantılı işlemlerde vesayet şerhi görülür. Türkiye’de verilen vesayet kararının yurtdışında geçerliliği muhatap ülkenin kanunlarına göre değerlendirilecek bir durumdur.

  3. Hello,
    I took divorced and gaurdienship of my 10 years old son from Pakistani court and i merry to a German national.now I applied spouse visa from Germany and they German embassy asked me to make gaurdienship paper recognize from Turkish court.
    Kindly enlighten me please.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön