Mersin, İhsaniye Mh. 4903 Sk. No: 20 Kat: 1 D: 4 Akdeniz  
Gsm : 0532-601-48-61 / Tel: 0324-503-44-52

Tapu iptal ve tescil davası

Muris Muvazaası ve Mirastan Mal Kaçırma *2024

Muris muvazaası, kanunda özel olarak düzenlenmiş olmayıp, Borçlar Kanunu genel muvazaa hükümlerine dayanır. 

Muvazaa Nedir?

Muvazaa, tarafların gerçek iradelerini yansıtmayan, dışarıya karşı görünüşte geçerli olan hileli-danışıklı işlemdir. Örneğin, gerçekte karşılıksız olan bir kazandırmanın (bağışın), tapu devrinde satış olarak gösterilmesi muvazaalı bir işlemdir.

Bir işlemin muvazaalı olduğunun kabulü için;

  • İşlemin taraflarının amaçları ile yaptıkları işlem arasında kasti bir uyumsuzluk bulunması,
  • Tarafların muvazaalı işlem yapma konusunda irade birliği içinde olması ve
  • İşlemle, üçüncü kişileri aldatma amacında bulunmaları gerekir.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil Davası

Muris muvazaasına konu işlemler, mirasbırakanın sağlığında, saklı pay sahibi mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı, karşılıksız işlemlerdir. Bu işlem miras bırakan ile yasal mirasçılarından birisi arasında yapılabileceği gibi, mirasçı olmayan bir kişiyle tüm yasal mirasçılarının saklı pay haklarını bertaraf etmek için de yapılabilir.

Muris muvazaası, miras bırakanın sağlında yaptığı işlemler için söz konusu olur. Murisin ölüme bağlı tasarruf ve vasiyetname ile mirasçılarının haklarını ihlal etmesi durumunda, muvazaa değil, şartları varsa vasiyetnamenin iptali veya miras tenkis veya denkleştirme davası açılabilir.

Tenkis davasında, miras bırakanın ölümden önce yaptığı işlemler ve ölüme bağlı tasarrufu geçerli olur. Ancak saklı pay sahibi mirasçının saklı payı oranında denkleştirme yapılmasını talep hakkı vardır. Muris muvazaasında ise yapılan sağlar arası işlem yok hükmünde olur ve iptal edilir.

Muris tarafından mirasçıya yapılan karşılıksız devrin iptali için, diğer mirasçılardan mal kaçırma amacının bulunması gerekir. Yoksa sadece devrin karşılıksız olması tapu iptali için yeterli olmaz. Örneğin mirasbırakan, ölümden önce miras haklarının tasfiyesi amacıyla tüm mirasçılarına kazandırmalarda bulunabilir. Bu durumda muris muvazaası söz konusu olmaz. Yapılan kazandırmalar, saklı pay ihlaline sebep olmuşsa, hak sahibi mirasçı şartlara göre, denkleştirme veya tenkis davası açabilir.

Borçlar Kanunu hükümlerine göre; görünen işlem tarafların gerçek iradesini yansıtmadığından; yapılmak istenen asıl işlem ise resmi şekil şartlarını taşımadığından geçersiz olacağı için, yapılan muvazaalı işlem tümden geçersiz hale gelir.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali Davasında

Mersin Miras Hukuku Avukatı Desteği İçin

Muris Muvazaası Hakkında Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı

Mirastan mal kaçırma veya muris muvazaası, mevzuatta özel olarak düzenlenmiş bir işlem olmayıp, muvazaa ile ilgili genel hükümlere tabidir. Muris muvazaası davaları, temel dayanağını ise Yargıtay 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararından almaktadır. Bu karara göre, yasal mirasçılar, murisin, mirasçılarından mal kaçırmak için, sağlığında yaptığı muvazaalı işlemin geçersizliğine dayanarak tapu iptal ve tescil davası açma hakkına sahiptir. Bu davayı açmak için saklı pay sahibi mirasçı olmaya gerek yoktur. Yasal mirasçılık, bu davayı açmak için yeterlidir.

Bir kimsenin; mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapu sicillinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılarının, görünürdeki satış sözleşmesinin Borçlar Kanunu`nun 18. maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabileceklerine ve bu dava hakkının geçerli sözleşmeler için söz konusu olan Medeni Kanun`un 507. ve 603. maddelerinin sağladığı haklara etkili olmayacağına, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1.4.1974 günlü ikinci toplantısında oyçokluğuyla karar verildi. 

(Yargıtay 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı)

Muris Muvazaası Davasında Kanıt

Muris muvazaası ile ilgili uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün sair bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru biçimde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır. Bunun içerisinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.”

(Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2005/9199 E, 2005/9804 K, 19.09.2005 T)

Kural olarak muvazaa, her türlü delille kanıtlanabilir.

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin yukarıdaki kararında, muvazaanın kanıtlanmasına dair bazı kıstaslar belirlenmiştir. Bu karar ve genel uygulamada, muris muvazaası davalarında;

  • murisin, görünüşte satış işlemini gerçekleştirdiği dönemde bu satışı yapma ihtiyacı olup olmadığı;
  • alıcının, işleme konu taşınmazı alım gücünün bulunup bulunmadığı gibi durumlar değerlendirilmekte ve
  • tarafların gerçek iradelerine ve işlemin muvazaalı olduğuna dair görgü tanıklarının beyanları da davada etkili olmaktadır.

Muvazaa Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil Davasını Kimler Açabilir?

Muris muvazaası davasını, miras hakkı ihlal edilen herkes açabilir. Saklı pay sahibi olsun olmasın, yasal mirasçılar ve vasiyetname ile atanmış mirasçılar da muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davası açma hakkında sahiptir. Ancak, mirası reddeden, miras hakkından feragat eden veya mirasçılıktan çıkarılan kişilerin bu davayı açma hakkı bulunmaz. Çünkü bu kişilerin, bu davayı açmada hukuki menfaatleri yoktur.

Mirastan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) Davasını Açma Süresi

Muris muvazaası veya miratsan mal kaçırma davası herhangi bir süreye tabi değildir. Görünen işlem (satış) tarafların gerçek iradesini yansıtmadığından, asıl işlem (bağış) şekil şartlarını taşımadığından geçersiz olup, bunun tespiti her zaman istenebilir. Bu nedenle muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil davası açmada bir süre sınırı yoktur.

Doğrudan Tescil Durumunda Muvazaa

Muris, bedelini ödediği bir gayrimenkulün doğrudan mirasçı adına tescilini sağlamış olabilir. Bu halde muris üzerinden mirasçıya devredilmiş bir gayrimenkul söz konusu olmaz. Böyle durumlarda muris muvazaası nedeniyle tapu iptali istenemez. Muvazaa konusundaki İBK ve Yargıtay kararları, bu tür kazandırmalar için bağlayıcı olmaz.

Öte yandan, 1.4.1974 tarihli ½ sayılı Yargıtay…… kararı, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki kayıtlı taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla …… siciline yarar sağlamak istediği kişi adına kaydettirmesi halinde, diğer bir söyleyişle bedeli ödenerek “gizli bağış” şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay…… kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanı sıra, karara, yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı; koşulları var ise tenkis istenebileceği Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarihli 586/782; 21.9.1994 tarihli 248/538; 21.12.1994 tarihli 667/856; 11.10.1995 tarihli 1995/1-608 Sayılı kararlarında belirtilmiş; Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.

(Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2017/3573 E, 2018/12302 K, 13.9.2018 T)

Murisin kendi üzerinden devir yapmayıp, üçüncü kişiye bedelini ödeyerek mirasçı adına yaptığı kazandırmalar için şartları varsa tenkis talebinde bulunulabilir.

Ölünceye Kadar bakma Sözleşmesi ve Muris Muvazaası

Muris muvazaası, gizli bağışın sadece satış şeklinde değil, ölünceye kadar bakma akdi olarak gösterilmesi ile de ortaya çıkabilmektedir. Mirasbırakan, diğer mirasçılardan mal kaçırma iradesini, mirasçılardan birisiyle ölünceye kadar bakma akdi yaparak da gizleyebilmektedir. Yargıtay kararlarında, bu tür devirlerin iptali için murisin, diğer mirasçılardan mal kaçırma amacının ortaya konması gerektiği belirtilir. Ölünceye kadar bakma sözleşmesinin, tarafların gerçek iradelerini yansıtıp yansıtmadığı bu noktada önem taşır.

Öte yandan; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır ( B.K.m.511 ). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer ( B.K.m.514 ). Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması, yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.

Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır ( BK.m .18 ). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse ( örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise ), bu takdirde akdin ivazlı ( bedel karşılığı ) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır.

Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için de, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.

(Yargıtay HGK 2004/1-47 E, 2004/85 K, 18.02.2004 T)

Üçüncü Kişiye Devir Halinde Muvazaa ve Tapu İptali

Bir taşınmazın, mirasçılardan mal kaçırma amacıyla, muvazaa yolu ile devri, yolsuz tescil teşkil eder. Bu nedenle tapu iptali mümkün olur. Ancak muvazaalı devirden sonra taşınmazın üçüncü bir kişiye devri halinde tapu iptali her zaman mümkün olmaz. Muvazaa iddiasının üçüncü kişiye karşı ileri sürülebilmesi için, bu kişinin de kötü niyetli olması gerekir. Kötü niyetten kasıt, tapu sicilinde görünen tescilin yolsuz tescil olduğunu bilmek veya bilebilecek durumda olmaktır. Bu durumda olmayan iyi niyetli kişilerin kazanımları ise tapu siciline güven ilkesi gereğince korunur. Yani iyi niyetli üçüncü kişilere karşı muvazaa davası yöneltilemez ve tapu iptaline karar verilemez.

Taşınmazın iyi niyetli üçüncü kişiye devredilmiş olması halinde, muvazaanın tarafı olan ilk devralan kişiye karşı tazminat davası açılabilir. Muris muvazaası durumunda, yine mirasta tenkis ve iade koşulları değerlendirilir.

Somut olayda; mirasbırakan Şemi’nin ölümünden kısa bir süre önce, gerçek değerinden çok düşük bir bedelle dava konusu taşınmazı satış göstermek suretiyle oğlu olan davalı …’e temlik ettiği, buna karşın terekesinde para çıkmadığı gibi özellikle, ölen eşinden kızlarına kalan yerlerin yeterli olduğu ve bu nedenle onlara mal bırakmak istemediği, satış için makul bir nedeninin de olmadığı gözetildiğinde davalı …’e yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, son kayıt maliki davalı şirketin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 1023. maddesi uyarınca ediniminde iyi niyetli olduğu taktirde yasal koruma altında olacağı kuşkusuzdur. Ancak, mahkemece bu yönde yapılan araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olduğunu söylenebilme olanağı bulunmamaktadır.…
Hâl böyle olunca, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında üçüncü kişi konumundaki taşınmazı temlik alan davalı şirketin iyi niyetli olup olmadığının belirlenmesi yönünden şirket kayıtlarının getirtilmesi, tapu kayıtlarının ve dayanağı tüm belgelerin (resmi akitler, ifraz, taksim, imar vs.) bütün geldi ve gittileri ile birlikte (birbirini takip edecek ve denetime elverişli olacak şekilde) ilgili tapu müdürlüğünden teminin edilmesi, gerekirse tanıkların tekrar dinlenmesi ve tüm kanıtların yukarıda değinilen ilkeler ile birlikte değerlendirilmesi, davalı şirketin TMK.nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanabileceğine kanaat getirilmesi halinde davacıların tazminat isteğinin de değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma sonucu yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

(Yargıtay 1. HD. 2014/19307 E, 2017 / 266 K, 17.01.2017 T)

Muris Muvazaası ve Ecrimisil Davası

Ecrimisil, taşınmazın haksız işgalinden doğan bir tazminat türüdür. Uygulamada haksız işgal tazminatı olarak da anılır.

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptal kararı verilmesi durumunda, ecrimisil talep edilebilir mi?

Muvazaa davasının kabulü halinde, taşınmazı muvazaalı olarak kazanan kişi kötü niyetli olacağından, hak sahibi mirasçılar ecrimisil talebinde bulunabilir.

Somut olayda, murisin mirasçılardan mal kaçırmak maksadıyla yaptığı muvazaaya dayanan devir ve temlikler geçersiz olduğundan, davaya konu taşınmazı o şekilde iktisap eden davalının bu taşınmazı işgali iyiniyetli sayılmaz ve dolayısıyla kendisinden murisin ölüm tarihinden başlayarak ecrimisil istenebilir. Bu durumda intifadan men şartı da aranmaz.

Yargıtay 3. HD. 2005/171 E, 2005/409 K, 31.01.2005 T)
Muris muvazaası ne demektir?

Muris muvazaası, mirasbırakanın saklı pay sahibi bir mirasçısı veya mirasçılarını miras hakkından mahrum bırakmak amacıyla sağlığında yaptığı danışıklı işlemleri ifade eder. Hakkı zarar gören mirasçıların, bu türden danışıklı işlemlerin iptalini isteme hakları vardır.

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali davası açma süresi nedir?

Tapu devri sonucunu doğuran muvazaalı işlemler, görünürdeki işlem tarafların gerçek iradesini yansıtmadığından, asıl işlem ise kanundaki şekil şartlarına uyulmadığından başından beri geçersizdir. Bu işlemlerin yok hükmünde olduğunun tespiti her zaman istenebilir. Bu nedenle muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davasında hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi yoktur.

Muris muvazaası nasıl kanıtlanır?

Muris muvazaası her türlü kanıtla ispatlanabilir. İşlemin muvazaalı olduğuna dair görgüye dayalı tanık beyanları, satış olarak görünen devir karşılığında banka yoluyla yapılmış bir ödemenin bulunmaması, işlemin tarafları arasındaki yakınlık ve murisin tapu devri döneminde böyle bir satışa madden ihtiyacı bulunmadığı yönündeki tüm kayıt ve belgeler muris muvazaası davasında kanıt teşkil eder.

Düşük bedelle devir muvazaa olur mu?

Murisin, bir taşınmazını mirasçılarından birisine düşük bedelle devretmiş olması tek başına muvazaa teşkil etmez. Bu durumda diğer şarlar ve kanıtların da incelenmesi gerekir. Örneğin mirasçının farklı dönemlerde murise maddi katkı sağlamış olması, kendisinin bakımıyla yakından ilgilenmiş olması gibi vakıalar bulunabilir. Yargıtay bu hallerde, murisin minnet duygusu ile düşük bedelde satış yaptığını kabul edebilmektedir.

Muris Muvazaası Davalarında Miras Avukatı Desteği

Mersin miras avukatı olarak hizmet sunan avukatlık büromuza; muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davası, vasiyetnamenin iptali, miras tenkis, iade ve denkleştirme davaları, izale-i şuyu (ortaklığın giderilmesi), saklı pay ihlali ve miras bölüşüm davalarında avukat desteği ve hukuki danışma için ulaşabilirsiniz.

AvukatReyhan KAYIŞLI ARSLANBUĞA
Telefon0324 503 44 52 – 0532 601 48 61
BaroMersin Barosu – 4264 Sicil
Adresİhsaniye Mh. 4903 Sk. No: 20 Güneş Plaza Kat: 1 D: 4 Akdeniz / MERSİN
Mersin Miras Avukatı Bilgileri

Miras paylaşımı, mirasta saklı pay ve yasal miras oranları hakkında bilgi için Yasal Mirasçılar ve Mirasta Saklı Pay başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Herhangi bir nedenle mirasçılardan bazılarının gizlenmesi ile gerçekleşen miras paylaşımının iptali için Ketmi Verese Davası başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Miras hukuku, iş hukuku, aile hukuku, gayimenkul hukuku, sağlık hukuku, tazminat hukuku, uluslararası hukuk alanlarında Mersin avukat ve arabuluculuk çalışma alanlarımıza buradan ulaşabilirsiniz: Arslanbuğa Mersin Avukatlık Bürosu

Muris Muvazaası ve Mirastan Mal Kaçırma *2024” hakkında 6 yorum

  1. biz 8 kardeşiz 6 kız 2 erkek kardeşiz annem hayattayken kimsesinin baskısı altında kalmadan kendi hur iradesi ile bana tarla kardeşime ise arsa verdi tapusu üzerimize kayıtlı şimdi ise anne ve baba vefat etmiş kız kardeşler dava açmış alacağız diyorlar mahkeme bizlerden bu tapumuzu etme ihtimali varmı ve benim ne yapmam lazım ne gibi bir işlem yapmam gerektiğini bildirrseniz çok iyi olur.teşekkür ederim.

  2. Babam ölümünden önce kendi evini ablamın üzerine yaptı. Tapuda satış olarak görünüyor ancak gerçekte bir satış yok. Ölümünden sonra benim ve diğer kardeşimin hakkımızı önlemek için bu yola başvurmuş. Tapuda devir yapıldığı sırada orada bulunan bir tanık bu şekilde anlatıyor. Bu durumda muris muvazaası nedeniyle dava açabilir miyim? Tanıktan başka bir kanıt istenir mi?

    1. Anlattığınız duruma göre miras muvazaası nedeni ile tapu iptal ve tescil davası açarak devir işleminin iptalini sağlayabilirsiniz. Muvazaa her türlü kanıtla kanıtlanabilecek bir olgudur. Bu nedenle görgüye dayalı tanık beyanı etkili olacaktır. Ayrıca satışın gerçek bir satış olmadığına dair her türlü kayıt veya kayıtsızlık durumu kanıt teşkil edebilir. Bir avukattan hukuki destek almanızı öneririz.

  3. Merhabalar babaannem kendi kazandığı parasıyla yıllar önce arsa almış ve 80 yaşına kadar değerlenmedik için satmamış sonra fakirlere yardım kuruluşlarına hayır yapmak için satmak istedi ve eşim bu işle uğraştığı için ona söyledi sonra sattı tüm hayırlarını yaptı sattığı kişi başkasına sattı k başkasından manevi değeri olduğu için ve maddi imkânlarımda o zamanda almaya yettiği için 3. Kişiden aldım ve bahanem yeni vefaat etti şimdi halamlar dava açmış ne yapmaliyim

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön